Cevabını bilmediğim,
bilmediğimiz sayısız soru ile dolu hayat: Kader, yazgı, şans, tesadüf diye
adlandırılabilecek, belirli kalıplara sokmaya çalıştığımız ancak içerik
itibariyle insan aklının alamayacağı boyutta olan…
Dünyaya geldiğimiz an
itibariyle Yaradan’ ın belirlediği ‘’kader’’ adı altında alnımıza yazılan yazı
farklı yorumlanabilir. Kimine göre şekillendirebiliyoruz bu mefhumu, kimine
göre de bize biçileni, payımıza düşeni yaşıyoruz. Yol ayrımlarında seçtiğimiz
şık, an itibariyle yaşadıklarımız ve yaşayabileceklerimizi belirliyor. Belki de
bize ön görülen isimlerimiz bile etkili olabiliyor hayatımızda. Genel
itibariyle, durum bundan ibaret. Peki, ya bizim seçtiklerimiz…
Herkesin mihenk taşı
farklı. Geriye dönüp baktığımızda pişmanlık duyduğumuz durumlar mevcut; her ne
kadar herkes için bir genelleme söz konusu olmasa da. Bazen olması gerekeni
yaptığımızı düşünüp, geçiştirebiliriz; ‘’Öyle ya, an ve koşul itibariyle en
mümkün olan oydu.’’ diye.
Yapılan bilimsel
araştırmaların belirlediği, birey için en zor ve yaşanası en güç durumlardan
birinin; bir yakınımızın vefatı ve iş değişikliği ile ilgili olduğu. Bu da
meslek seçiminin ne denli önemli olduğuna işaret eden bir bulgu. Seçim
sürecinde ailevi ve çevresel faktörler oldukça etkili olmakta. Ama öncelikle
kendi ilgi alanımız ve yeteneklerimiz dâhilinde karara varmalıyız. Sonuçta
ömrümüzün gidişatı belirlenmekte, yaptığımız bu seçim itibariyle.
Yaşadıklarımdan yola
çıkarsam, özellikle meslek seçimimde bariz hatalar yaptığımı söyleyebilirim; bu
seçimim her ne kadar akademik anlamda bir artı getirmiş olsa da, itiraf
etmeliyim ki oldukça dalgalı denizlerde yüzdüm. Sonuçta bize atfedilen
sıfatları taşımak ve ifşa etmekle yükümlüyüz: İyi insan, iyi evlat, çalışkan
öğrenci, başarılı eleman vb.
İşte, kaderimizi etkileyen
önemli bir faktör: Peki, ya yapmış olduğum başka bir meslek seçimi ile durum
hangi boyutta olacaktı: Cevapsız bir soru bu, cevabını yıllardır aradığım. Ve
bunun gibi onlarca soru mevcut cevabını bilmediğimiz. Kavşaklarda seçiminde
bulunduğumuz bir yolda giderken, diğer yolu seçmekle. ‘’nasıl bir sonuç elde edecektik’’ sorusunun
cevabı ise koca bir soru işareti.
İnsanın kaderini yaşadığı,
hemen hemen herkesin hem fikir olduğu bir konu, ancak kaderi ya da bazı koşulları
zorladığımızda, durum aleyhimize dönüp; yaşanan kader olmaktan çıkıp, tam
anlamıyla bir kedere de dönebiliyor.
Çarkların işleyiş tarzı,
bazen akılların alamayacağı kadar komplike ve inanılmaz. Kontrol devreden
çıktığında ise, inanılmaz bir kaos yaşanıyor. Buradaki tek kazanım, tabir-i
caizse; hayat tecrübesi, farklı mecralar ve insanlar. Bir tarafta güzellikler
yaşanırken, acılar da cabası.
Konu ne olursa olsun,
en az mantığımız kadar duygularımızı da bir ölçüde işin içine katmalıyız. Ve
inanç, bizi ayakta tutan, dirilten, azim ve güç veren.
Cevapsız sorular,
insanoğlu için her zaman bir merak kaynağı olmuştur. Bilim dallarının,
teknolojinin bu denli ileri bir seviyeye ulaşması aksi takdirde nasıl mümkün
olabilirdi ki… Yaşam ve kâinat devam ettiği sürece de, cevabını aradığımız
sorular asla tükenmeyecek, zira insanın doğasında ‘’merak’’ her daim var olmayı
sürdürecek. Zaten merak değil mi bizi her daim atik, heyecanlı ve dinç tutan. Yoksa
hayat bir o kadar tatsız, tuzsuz ve çekilmez olurdu.