Bu Yazı
02 Temmuz 2008 tarihinde bu
sitede yayımladığım
"Ergen Anakonda"
yazısına bir ektir.
...
05.08.2013 Tarihinde Ergenekon Davası sonuçlanmış, düne kadar
kendilerini dokunulumaz paşalar olarak görülenler müebbet
hapse mahkûm olmuşlardır. Tabi işbirliği içinde olan yazar-çizer kesimi ile
üniversiteleri bir karargâh olarak kullananlar da...
Ne kadar gün ceza aldıklarının veya ne kadar kim yatacak bunun çok
da fazla bir önemi yoktur. Önemli olan dokunulmaz ve yargılanamaz gibi görülen
tabuların yıkılmasıdır.
Bu Türkiye için çok büyük öneme sahiptir. Tarihi bir olaydır ve
Türkiye bunu başarmıştır...
Bir bakıma 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 27 Şubat ve 27 Nisan darbe
veya teşebbüslerden ve tüm hukuksuz çalışmalardan sembolik bir hesap
sorulmasıdır. Ergenekon veya uzantıları bitmiş midir? Asla... Gerisi geride
durmaktadır.
Yıllardır hesabı sorulamayan, darbe mağduru binlerce acılı ve dram
dolu insan ve aile vardır. Bu ülkenin ödediği çok ağır bir bedel vardır.
Altında gereğinden fazla kan vardır. Kıyım vardır...
Bu sivil siyasilerin askeri vesayete hesap da sorabileceğinin bir
göstergesi olarak görmek gerekir. Sadece bir zihniyetten değil, aynı zamanda
devlet içine çöreklenmiş bir yaranın temizlenmesi için atılan bir adımdır.
Yargı içinde çok olumlu bir adımdır ki, ilk defa kendilerini
kullanan birilerinin de yargının kapısında yargılayabileceklerini görmüş ve
yaşamış oldular...
Chp'ye diyecek fazla bir sözüm yok. Onunki deve misali gibi...
Deveye demişler: "Boynun eğri, demiş ki: "Nerem doğru
ki..."
Dünya bedenin kalbi Türkiye'dir. Bu topraklarda otağını güçlü
kılan, insanlığın kaderine de hükmeder.
Nice yeni temizliklere, nice yeni yargılara... diyelim de... Türkiye
içinde Ergenekon'cuları sahaya süren CİA'nın elleri ve maşaları ne olacak?
MOSSAD'ın yalakaları ne olacak?
Medyaya düşen haberlere göre İstanbul'da Ergenekon'la ilgili
alınan karara; ABD'nin Kirli Saray'ından" Kaygıyla izliyoruz,"
diyorlarmış, bize de herhalde “Allah kaygılarını artırsın,” demek düşer gibi
geliyor.
Dünyaya şerefsizlik ihraç eden Time dergisinin manşeti ise
"Erdoğan'ın düşmanları cezalandırıldı," diye başlık atmış...
Osmanlıyı yıkan, Türklere ve İslam’a en büyük darbeyi vuran
İngilizlerdi. İngilizlerin İslam’a ve Türklere olan düşmanlıkları hala şiddetlenerek
devam etmektedir. Ergenekon'u içimizde dizayn edenler de yine İngilizlerin
fikriydi... Benden söylemesi... İdeolojik kör ve sağır olanlara duyurulur.
Alman A.F.Zeitung Gazetesi ise "Nasıl olsa Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine gelecekler, biz ise gereğini yaparız," anlamında
ifadelerde bulunmuş... Almanya ki, dost gözüküp bizi içerden çökerten hain…
Ve bu güne düşen bazı gazete başlıkları şöyle ( Yorumsuz ): "Darbeye
müebbet (Y.Şafak), Cuntaya Ceza Yağdı (Akit), Ağır darbe (Türkiye), Ceza Yağmuru
(Milli.G.), Ergenekon'da müebbet Yağdı (Taraf), Ceza Dalgası (Milliyet),
Kararlarınızı tanımıyoruz (Aydınlık), Hükümsüzdür (Sol), Adalet Eliyle İntikam
(Cumhuriyet)...
Bundan
böyle dış el ve ayaklar üzerinde çok mu çok çalışmak gerekecek? Evet, çok
çalışıp kısa zamanda çok yol almak gerekecek…
Özellikle de içimizde sarmal bir ağ gibi, Türkiye içinde en ücra
köşelere kadar sızmış, nüfuz salmış CİA’nın şu veya bu yolla bu ülkeden sökülüp
atılmalıdır… Son yüzyıla kadar yutturulan eroin ve şırınga edilen morfinden bir
an önce kurtulmalıdır…
Küresel siyasetini yürütemeyen, siyasi ve ekonomik olarak gerileyen,
girdiği savaşları kazanamayan, verdiği sözü tutmayan ve kendi değerlerini
çiğneyen ABD’den ve onun etkisinden hızla uzaklaşılmalıdır.
Gerekirse Türkiye çürümüş veya çürümeye yüz tutmuş kesim ve
kısımlarını mümkünse tedavi etmeli, gerekirse de zaman kaybetmemek adına kesip
atmalıdır. Her hücre yeniden kendi milli ve dini değerleri ile tezyin edilmelidir.
Mağdur edilen, horlanan ve dışlanan kendi halkları ile diyalog
kurmalı, barışmalı, onları onure etmeli ve beraber yürümelidir.
Gerekirse geçmişiyle, hataları ve tüm yanlışlarıyla yeniden
yüzleşebilmelidir. Türkiye onurlu ve
güçlü bir ülkedir. Mazisi tarih kadar eskidir.
İnanıyoruz ki, Birinci dünya savaşında leş kargalarının ağır
darbelerine maruz kalmış, küçülmüş ve kabuk değiştirmiştir. Elbette sancılar ve
sıkıntıları olacaktır ama Türkiye birçokları gibi tarih sahnesine yeni çıkmış
bir millet değildir.
Gün yeniden doğrulmak ve dünyada hak ettiği yeri ve değeri yeniden
almalıdır. Buna hazırdır. Osmanlının gölgesinde huzur ve adalet içinde yaşayan
tüm Asya, Balkanlar ve Afrika’da acılı ve perişan yaşayan halkları Yeni Türkiye’yi
beklemektedir.
Ne dersiniz? Hep birlikte çalışmaya var mıyız?
...
Ant-060813