Uzak şehirlerin birinde sancılı bir akşamüstü,
Yenik düşüyorum gelmeyişlerine..
Bu kadar çok tanıdıkken bu yüzler, bu şarkılar, yağmurlar,
Neden suretim yabancı bir hatıradan ibaret olur ?
Her an unutulmaya hazır gibi..
Ben uzak şehirlerin birinde ,
Yaban çiçeği gibi öyle biraz ıssız, biraz solgun
Kayboluyorum yokluğunda ….
Yokluğunda bile çocuklar şen şakrak ,
Ve çocukluğum anne kokusu kadar uzak…
Sancılı bir akşamüstü , her yerde izini arıyorum,
Saksıda bir yaban çiçeği, günlerden cumartesi.
Bekleyişlerim haykırış oluyor dillere, duymuyorsun beni.
Belki de yağmurlu bir günde vazgeçiyorsun,
İsmimden, cismimden..
Oysa o kadarda çok yakınken gözlerine,
Neden bir tek uğultusu kalır dimağlarda sevmelerin ?
Her an susturulmaya hazır gibi…
Sığmıyor içimdeki hüzünler hiçbir yere.
İçimdeki hüzünler, ürperte ürperte öldürüyor beni.
Ölürken bile çocuklar şen şakrak.
Ve sokaklar yokluğundan beter tuzak ..
Giderek yayılıyor her yere terk edişlerin,
Caddeler, kaldırımlar, evler…
Hepsi yavaş yavaş sensizleşiyor..
Buğusunda kalıyorum gecenin,
Buğusunda buz tutuyor yaban çiçeğim..
Ben uzak şehirlerin birinde,Avuçlarımda bir dolu ayrılık şiirleri..
Bu kadarda hazırken her şeyi bırakıp gitmeye,
Neden hala tutunmaya çalışır ellerim gülüşlerine ?
Ah bu gülüşler, terk edilişler…
Saksıda bir yaban çiçeği, günlerden yokluğunun ertesi…