Her şey iyi hoş da, bazen ket
vuruluyor dile gelmek isteyen her ne ise; telaffuzu imkânsız hale geliyor
söylemek istediğim her ne var ise. Ve bir de bakmışım ki sessizlik
zulümmüşçesine çepeçevre bir duvar örüyor adeta. İstem dışı kelimeler uçuşuyor
havada, hedefini şaşırmış bir halde hem de… Farklı melodilerin eşliğinde, ön
yargılara hedef olurken, zincirlerin her bir halkası daha da güçlü hale
geliyor.
Aslında o kadar basit ve bir o kadar
yalın, çözümsüz sandığım sorunlar, hatta sorun diye adlandırmak bile yanlış. Sanırım
iyi niyet ve hoş görünün getirdiği bir yanılgı…
Pembe düşler her halükarda hükmünü
yitirmiyor diğer yandan ve devam ediyor arkası yarın düşlerim. Sonsuz haneli
sayılar çarpışıyor ve uzayıp gidiyor artı, eksi sonsuzlukta.
Notaların hakimiyetinde, nice şarkı
resmi geçit yapıyor; çocukluğuma dair ve ilk gençlik yıllarımın vazgeçilmezi
binlerce kez dinlediğim nicesi.
Geliştirdiğim analitik düşünce
yapımla ne çok problem çözmüştüm oysa aldığım hangi eğitim neyime yetti ki:
Çözemedim gitti şu insan kimyasını. Ne formüller yetti ne matematik ne de
psikoloji. Kendimi yeni yeni çözmüşken; sayısız bilinmeyenli denkleme eş değer
sayısız insan çözüm bekliyor: Dünyayı ben mi kurtaracağım. Cevabı net ama
sorumluluklarım var Yaradan’a karşı…
Nice yaşanmışlık saklı bilinçaltının esrarengiz deryasında ya da yaşanmamışlıklar mı demeli her şeyin sebebi olan. Belli ki bir izdüşümü tüm geçmişin insana yüklediği ya da umutların yarattığı beklenti. Kısaca koca bir kaos çözmekle mükellef hissediyorum kendimi. Yoksa mükellef olmam bir sanrı mı sadece. Aslına rücu eden kim varsa buyursun gelsin. Acaba ünlü kuram sahibi Jung ya da Freud yepyeni kuramlar geliştirir miydi içine düştüğüm bu kaosta. Geliştirdikleri kuramların ışığında belki yeni bir kuram da ben geliştiririm; adını söylemeye dilim varmasa da…
Kendilerinden ve insanlıktan
mükellef olmaları gerekenler görmezden gelirken gerçekleri, bana ne oluyor ki.
Herkesin çizgisi kendine düz. Benim ki onlarınkinden de düz olsa da; bir o yana
bir bu yana yalpalamamak ne mümkün. Kısaca, kimsenin yoluna çıkmamak adına, ip
cambazına döndüm: Ve acı son, nihayetinde cambaz düşer. Hiç niyetim yok düşmeye
zira sağlam basmışımdır bastığım her neresi ise hem de kendimi bildim bileli. Ama
yine de temkinli olmakta fayda var. Neme lazım…
Bu arada hani şu kuram vardı ya bana
dair: Onu da attım gitti çöpe: ‘’Boş ver gitsin.’’ Her ne kadar çoğunluk bu
zihniyette olsa da. Sanırım bu felsefe doğrultusunda, yaşamak kolay geliyor
insanoğluna. Ne olursa olsun getirisi ya da götürüsü, duyarlı olmakta fayda var.
En azından hayat felsefem bana dair ve bana ait; gerçi pek kanıksanmasa da çoğu
insan tarafından.
Azınlık da olsak hassasiyet ve iyi
niyet konusunda, er geç zafer bizim olacak. Doğruyu söyleyen dokuz köyden
kovulduktan sonra, gelecek zafer artık ne işe yarayacaksa. Elbet onuncu köyü
buluruz kovulmayacağımız.