Bu kaçıncı Habur şovu oldu bilemiyoruz ancak, politikacısıyla, sanatçılarıyla büyük sinsi hesapların yapıldığı bir buluşma anıydı diyebiliriz Diyarbakır’daki mitinge. Ve katılımcılar maskelerini takıp kendi hesaplarının kurnazlığında mutluluğunun resmini çiziyordu.
Onlar mutluluğun resmini çize dursunlar, bende söze şöyle başlayım…
Türkiye’nin siyasi tarihi içinde onlarca siyasi partiyi harcayan, lider ve bakanlarının rahmetli olduğu bir ortamda adını “Kürt Sorunu” , “Barış Süreci” gibi adlar taktığımız sorunun aktörlerinden Kürtlerle biz ne zamandan beri düşmanız ki? “Onlarla et ve tırnak gibiyiz, birbirimizle kız alıp, kız verdik ve yine Kürtler için, siyasetin içinde yerine göre Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan hatta iş adamları oldular, daha ne istiyorlar? , Doğu ne ki, batıda da yerine göre yoksulluk ve işsizlik var.” Dedik durduk. Öyleyse bu “Barış ayakları” kiminleydi ve Barış’ın karşıtı, savaş, kiminleydi?
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okurken 2 nci sınıfından atılan ve 68 öğrenci hareketi içinde yakalanıp cezaevinde belli bir süre yatan Abdullah Öcalan hapisten çıktıktan sonra, dört arkadaşı ile birlikte Çubuk Barajı’nda bir ağacın altında PKK örgütünün temellerini atıp, faaliyetlerine illegal yollardan devam ettiğinde, bugünlere devletin karşısına pazarlık için legal bir şekilde oturacağını, kimse o günlerde tahmin edemezdi. Nasıl olsa Türkiye Cumhuriyetinin ordusunun kuvveti dünyada bellidir, Mehmetçik göz açtırmadan yok eder, diyerek örgüt küçümseniyordu. Ancak maalesef gelinen nokta şimdi öyle değildi!
Evet, barışın muhatabı PKK ve onu yıllardır destekleyen Irak Savaşı’nın ardından oluşan Kuzey Irak Bölgesi’nin Barzani’si ve ardındaki süper güç ABD ve onun işbirlikçileri batıdır. Zira 30 yılı aşkındır bu ülkelerden aldıkları silahlarla Türkiye’ye karşı yapılan saldırılarda şehit edilen Mehmetçikler hatta sivil vatandaşlar için meşru müdafaa hakkını kullanarak Kuzey Irak’ta kamp kuran PKK’yı yok etmek için operasyon düzenlediğinde, ya karşısında Barzani ya da ABD’nin Dış İşleri Bakanını Ankara’ya gelerek operasyonları siyasi yoldan durdurduğunda ordumuz da operasyonları tamamlayamadan geri dönmek zorunda kalıyordu!
Neyse eskileri fazla deşmeden Başbakan’ın Diyarbakır’daki mitingine gelelim. 16 Kasım 2013 tarihinde Sanatçılar İbrahim Tatlıses, Şivan PERWER, Kuzey Irak Kürt Yönetimi sorumlusu Barzani, T.C. Bakanları ile vekillerinde çıkartma yaptığı Diyarbakır mitingde, Başbakan, “Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki kardeşlerimizi de selamlıyoruz” dediğinde, TRT’de Başbakan’ın konuşması esnasında sağ tarafta verdiği yazısında; “Kuzey Irak Kürt Bölgesi” şeklinde değiştirmiş! Bakalım Başbakan’ın Ankara dönüşünde neler olacak? Acaba danışmanları bu gelişmeyi Başbakan’ın kulaklarına fısıldayacak mı? ‘Onu yanlış yazan kim?’ diye araştırma yaptırıp tıpkı gazetelerde olduğu gibi TRT’de de işine sor verilecek mi? Yoksa Genel Müdürleriyle yazıyı yazının kulakları mı çekilecek?
Bu konudaki sözün özüyle bu bölümü kapatayım: “Aslında yıllardır Türkiye’nin sahnesinde bulunan sağlı-sollu partilerin liderlerinden tutunda en alttaki kademesinde görevli olanlarına kadar tek yaptıkları doğuya üvey evlat gibi bakmaları oldu. Kürtler işsizlikten ve kendilerini ifade ederken hep suçlandılar, bunları dile getiren aydınları (yalnızca bölgenin sorunlarını dile getirenler) bölücü yaftalamasıyla içeri atıldılar ve hor görüldüler. Evet, hepimiz suçluyuz! Oradaki feodal yapı içinde partiler ağalar ile kol kola insanların oylarını sömürdüler. İş adamları ve ağalar hep kendi çıkarları için çalışıp, o insanları aç, işsiz ve en kötüsü de eğitimsiz bıraktılar. Ve sonuçta da yaptığımız bu olumsuzluklarla kendi ellerimizle (kinayen söylenmiş bir söz) insanlarımızı örgüte teslim etmemizdir!
Şimdi de yaydan çıkmış oku geri döndürmenin hesaplarını yine oy avcılığı üzerinden yapmaya devam ediyoruz!
Ve Suriye sınırımızda PYD özerklik ilan etmiş! Lafı uzatmayalım! ABD’nin ve batının sinsi planları, Kurtuluş Savaşı’nda bağımsızlık ve özgürlük yemini ile yedi düvele şamar gibi tokat vuran atalarımızın torunlarının gözü önünde şimdilik tıkır tıkır işliyor! Bakalım bu gelişmelerin sonu nasıl olacak, hep birlikte bekleyip göreceğiz! Haydi hayırlısı!
Gençler Türkiye’de “Adalet ve Özgürlük” Olduğuna İnanmıyor!
Geçenlerde D Kanalı’nda gece yarılarına kadar Abbas GÜÇLÜ’nün Başkent Üniversitesi’nde öğrencilerin de konuk olduğu “Genç Bakış” programına, Başbakan’ın öğrencilerin aynı evde kızlı-erkekli kalmalarına müsaade etmeyiz” açıklamasından sonra, Mecliste yaptığı konuşması ve üslubuyla birçok kesimin beğenisini kazanan CHP İstanbul Milletvekili Şafak PAVEY’i konuk etti.
Abbas Güçlü ve öğrencilerin sorularına kibar ve güler yüzüyle yanıt veren PAVEY, uzun yıllardır gördüğümüz politikamızdaki sert ve küfürlü üsluptan oldukça farklıydı. Programı yöneten Abbas GÜÇLÜ bir ara öğrencilerin bulunduğu salona dönüp, bir kaç soru sordu:
“Türkiye Hukuk Devleti midir? Hukuk devletinin gereği yerine getiriliyordur, diyenler, el kaldırsın” dediğinde, Abbas Güçlü salona bakıyor ve “ Sadece bir kişi mi?” diye soruyor ve sorusunu tekrar ediyor ve yine bekliyor. Abbas GÜÇLÜ tekrar elleri sayıyor. “Bir, iki…” de kalıyor ve üç diyemiyor.
Abbas GÜÇLÜ ikinci sorusuna geçiyor: “Peki Türkiye’de Hak ve Özgürlükler yeterince vardır ve yeterince kullanılıyordur, diyenler?” sorusunun ardından tekrar salondaki elleri sayıyor: “Bir, iki, üç” sonra üçüncü eli de göremiyor. “Bir iki…”de kalıyor. Son kez salona dönüyor ve final sorusunu soruyor: “Peki Türkiye hak ve özgürlükler ülkesi değildir ve yeterince kullanılmıyor, diyenler” dediğinde salonda bütün eller havaya kalkmıştı. Abbas GÜÇLÜ ardından; “ Biz bu soruyu her gittiğimiz üniversite öğrencilerine soruyoruz. Tablo genelde bu, güven yok. Biz parlamentoyu sorgulamıyoruz, sorgularsak ona da inanmayacaklar. Siyaseti ve parlamentoyu gençlere sevdirmemiz gerekiyor. Nasıl sevdiririz? Dediğinde Şafak PAVEY gülümseyen yüzüyle söze giriyor: “Bence siyasette empati eksikliği var” dediğinde panel de yaman soru ve yanıtlarıyla son hızıyla devam ediyordu.
Sizce gençler şu andaki siyasetin de üstünde mi?
Ertuğrul Erdoğan
Kasım 2013/Bursa
www.erdoganlaedebiyat.com
(
Biz Nerede Yanlış Yapıyoruz başlıklı yazı
ErtğrulErdoğan tarafından
17.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.