DİVANI HİKMET YAZARI BÜYÜK VELİ

 AHMET YESEVİ İLE HASBİHAL-1-

Bismillah deyip geçtim kitabın başına

Divan-ı Hikmet beyanı okumaya başladım

Büyük veli din dostu

Babanın vefatıyla Buhara’ya gitti.

Orada Ehli Sünnet âlimlerinden

Yusuf Hamedaniye bağlandı ve manevi ilimleri tahsil etti.

İnsanlara doğru yolu göstermek için ondan icazet (diploma) aldı.

Ahmet Yesevi Hazretleri yetiştirdiği talebelerinin

 Her birini bir memlekete göndermek suretiyle

 İslamiyet’in doğru olarak öğretilip yayılmasını sağladı

 Onun bu şekilde gönderdiği talebelerinden

 Bir kısmı da Anadolu’ya geldiler.

 Bu vesileyle onun yolu Anadolu’da yayılıp tanındı.

 Anadolu’nun Müslüman Türklere yurt olması,

 Onun manevi işaretiyle hazırlandı.

Talebelerinin gayretiyle Anadolu ebediyen Türk yurdu oldu

 

Bekledim sofada gelmesini canım sıkılınca aldım elime

Divan-ı hikmeti Bismillah deyip geçtim kitabın başına

Divan-ı Hikmet beyanı okumaya başladım

Hem okuyup hem düşünüyordum sesli sesli

Talep edilen inci cevherleri aldım işte ben

Riyazeti(terbiyeyi) sıkı çekip kinleri yuttum ben

Üstadım Divan hikmetinize naçizane katıldım işte ben

 

Üstadım dediğiniz gibi sevgi ile ikinci defteri açtım ben

Aldım sevgi dolu sözlerinizi gönlüme

Canı cana bağlayıp yol eyledim ömrüme

Garip, yetim, fakirlerin gönlünü okşadım ömrümde

 

Gönül kırmadım gönlü kırıklardan da kaçtım işte sizin gibi şimdi ben

Nerde görsen gönlü kırık, merhem oldum elimden geldiğince ben

Öyle mazlum yolda kaldı ise, yoldaşı oldum bildiğimce söylediğinizce

Mahşer günü Kuran ile Resul ile olmak için taşıdım yüreğimde yakın olmak için bildiğimce

Benlik çirkinliğinde işte şimdi kaçtım okuduğum anladığımca şimdi ben

 

Garip, fakir, yetimleri Resul sordu her daim gönlünde dilinde

O gece Miraç’a çıkıp Hak cemalini gördü yüce Allah’ın iznince

Geri gelip indiğinde fakirlerin halini sordu bulabildiğince

Gariplerin izini arayıp indim gönüllere üstadım ben şimdi sevebildiğimce

 

Ümmet olduk, gariplere uyardık Resul Kuran uyarınca olduk yol

Ayet ve hadisi duyar olduk bir olduk tek bir kol

Rızk nasip varsa gelir dedik her ne verir ise Rahman, tok gözlü olduk

Tok gözlü olduk Allah Resul uyarınca iman eden olduk coştuk

 

Medine’ye Resul’e varamadık gül kokusun koklayamadık

Varmayınca olmadık garip sünnetinde gül kokusunu aradık

Gariplikte sıkıntı çekip oldu sevgili Resul, sevmekten usanmadık

Cefa çekip Yaradan'a oldu yakın bizde olur inşallah Rahmana Resule yakın

Garip olup menzillerden

Allah Resul aşkı sevgi sözlerinizce insanları sevdim ben bakın ama yol olamadık

 

Dediniz akıllı isen, gariplerin gönlünü avla,

avlamaya çalıştık beceremedik

Mustafa (S.A.V.) gibi ili gezip yetim ara dediniz,

 arayıp da gönüllerde bulduk hoş olduk,

dertlerimize derman olamadık perişan kaldık yollarda

Dünyaya tapan soysuzlardan yüzünü çevir dedi Resul ve siz,

yüz çevirdik mutlu olduk

Yüz çevirerek derya olup taştım ben işte dediniz,

 bizler derya değil ova olamadık solduk

Bende Resul ile sizin ile uzaklara olsa da tanışığız

gönülde yol olmak için geldim

 

Aşk kapısını Mevla’m açınca bana değdi dediniz,

 bizde kabul ettik ama yanamadık

Toprak eyleyip "Hazır ol!" deyip boynumu eğdim dediniz

 bizde secde eğdik boyun ulaşamadık yolda kalanlara sizler gibi,

 kaldık yolda olduk koyun

Yağmur gibi melâmetin(kötülük) oku değdi dediniz,

 uzak kaldık önüne geçemedik üzüldük

Ok saplanıp yürek, bağrımı deştim ben işte dediniz,

Gönlünüm katı, dilim acı, özüm zalim değildi dediniz,

 biliriz Allah Kuran Resul aşkınızı

Kur'an okuyup amel kılmıyor sahte âlim dediniz güzeldi

Garip canımı harcayayım, yoktur malım;

dediniz gönülden verdiniz özeldi

Lakin bizler kasalarda saklıyoruz yok etmesi için bizleri

Haktan korkup ateşe düşmeden piştim ben işte dediniz,

Gönüller de gezdiniz

Bizler karşı komşudan habersiz

 

Altmış üçe yaşım ulaştı, geçtim gafil; dediniz, bizde hep gezdik gafil

Hak emrini sıkı tutmadım, kendim cahil; kalmadım dediniz

Oruç, namaz kazaya bırakmayıp oldum ergin;(kemale erme) dediniz

Kötüyü izleyip iyilerden geçtim ben işte dediniz, gönlümüze muhabbetler ektiniz

Siz gittik den sonra asırlar geçti

Güllük gülistanlık olan yerler gönüller harabeye döndü

Sizler gibi zalimin karşısında kükreyen yok

Filistin mescidi aksa garip kimsesiz kaldı

Mısır Suriye karıştı insanlar perişan uçurumlara daldı

Bangladeş’te kardeşimiz Abdul kadir mollayı astılar

Bize ‘kulluk et’ dediler ben de ‘asın’ dedim dedi kıstılar sesini

Aslında sesleri kısılan asılan bizleriz

Halimiz perişan

Uzun zaman sonra başımı kitapta kaldırdım

Gözlerimde yaşlar

Karşımda Ahmet Yesevi üstadımız büyük veli

Bana bakıyordu

Onunda gözlerinde yaşlar süzülüyordu

Yüreğinde benim gibi kan akıyordu

Kalktım eline sarıldım öptüm doyasıya

Gül Resul kokuyordu

Sarıldım kokladım

Kokladım sarıldım

Ötelerde gelememenin ıstırabını yaşıyordu

Duyduğu hüzün yüzünden belli idi

 

 

Ahmet Yesevi, ilk Türk-İslâm mutasavvıfı- Divanı hikmete kendimce katılım-Eksiklerim varsa hata bendedir yanlış anlaşılmasın.

Mehmet Aluç

Kaynak: http://divanihikmet.net/hikmet1.html

 

 

( Ahmet Yesevi İle Hasbihal-1- başlıklı yazı kul mehmet tarafından 17.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.