Ne çok getirisi var ömrün… Dostluk, sevgi, şefkat, aşk ve her yeni gün karşılaşma ihtimali dâhilinde seyreden sayısız bilinmez.

 

Kayıpları koyun bir kenara ve görmezden gelin. Ne varsa avuçlarınıza sığdırdığınız, dökün önünüze teker teker. Ve seyredin sadece, odaklayın kalp gözünüzü. Nasıl da çoğalacaksınız bir anda.

 

Dokunun tüm kazanımlarınıza usulca: Elinizle, gözünüzle, ruhunuzla. Ne varsa soyut ya da somut anlamda sadece kapatın gözlerinizi, seçin karanlığın içinden. Nasıl da aydınlanacak ortalık bir anda.

 

Eğer ki; şu an nefes alıp, yaşıyorsam ve hala ümitlerim sürüp gidiyorsa, beni ben yapan umutlarımın, içimde muhafaza ettiğim sevgimin ve öğretilerimin ve tabii ki İlahi Gücün bir mucizesi.

 

Son birkaç yılını ömrümün çoktan sildim ve bu yüzden de o yılların kaybıyla, kat ve kat hissederek yaşıyorum, mecburum da yaşamaya.

 

Pek çok farkındalığı yitirmek mümkün farkında olmaksızın.

 

Yaşamak mümkün zaman zaman duyumsamadan.

 

Öfke ile menfi duyumlar ile çok şeyi göz ardı etmek de mümkün diğer yandan.

 

Mümkün olan ve olmayan çok şey. Ama mümkün mü yadsımak kendimizi. Gerçi bu kategoriye dâhil sayısız insan tanımaktayım ama hep şükretmişimdir onlardan biri olmadığım için.

 

Bir ucu olumsuzluklarla yüklü ve diğer ucu umutların yeşerdiği, kökü derinlerde asırlık bir ağaç. O ağacın dallarından biri olmayı seviyorum; her an ümitlerin yeşerme ihtimalini olduğu.

 

Varsın olumsuzlukla yüklü olayım, varsın arap saçına dönmüş olsun hayatım zaman zaman.

 

Ne fark eder; her şeyin çözümü bende saklı değil mi.

 

Ölmek ve yeniden doğmak. İşte bunu seviyorum, yeter ki dört elle sarılayım hayata.

 

Eksilmişken çoğalmak. Kaybolmuşken yeniden vakıf olmak yeni kazanımlara.

 

Binlerce parçaya bölünmüştüm belki de, şimdilerde sevdiğim kim ya da her ne ise binlerce kez çarpıp yeni bir çarpım tablosu yarattım kendime.

 

Yaşadığım, yaşayacağım ne varsa sayısız kere çarpıyorum günü ve zamanı. Yirmi dört saat olmamalı gün ki kaybettiğim zamanı telafi edeyim. Biliyorum, afakî bir uğraş ama olabildiğince hızlı olmalıyım.

 

Esareti çoktan geride bıraktım, geçmişin esir aldığı benliğim özgürlüğüne vakıf oldu yeniden. Günüm olmalı ki yarınlarımı yaşayayım. Yarınlarım olmalı ki, yeni baştan inşa edeyim düzenimi.

 

Hızlı çekimde seyretmeli yaşam olabildiğince çabuk ve durmaksızın.

 

Somut anlamda çok şey var dile getirmeye yeltendiğim ama neye yarar. Zira kimseye bir şey ispatlamak durumunda değilim. Soyut anlatımlar ise tek sığınağım tabii ki anlayana.

 

Şikâyet etmeyi yasakladım kendime. Dinleyen de yok zaten.

 

Sayıları sildim hayatımdan. Önemli olan sadece ve sadece nitelik. Yutan eleman sıfır gibi çoğu insan. Haset ve sevgisizliğin nezdinde nefretle yok ediyorlar tüm olumlu duyguları.

 

Az ama öz olsun yanımda kim varsa. Yeter ki duyumsayayım duyumsayabildiğim kadar.

 

Son iki yıldır içinde bulunduğum sanal dünyaya ne demeli diğer yandan… Yok ki gerçek dünyadan bir farkı: Sadece görmediğiniz, duymadığınız, dokunamadığınız insanların barındığı, duyguların dans ettiği küçük bir versiyonu gerçek dünyanın. Hayal gücünüz o denli engin ki, hissettikleriniz o kadar yoğun ki… Uzak gibi algıladığınız ama çoğu insandan daha yakın, ortak bir dil geliştirmiş bir insan topluluğu.

 

Eh, bir de insan sevgi arsızı oldu mu, kat ve kat çoğalıyor bu duygu.

 

Bağımsız ruhum hep yoldaş oldu ama. Diğer yanda insanlığıma yaptığım yatırımımın kümülatif faiziyle geçinip gidiyorum. Öyle ya, çok şeyi yitip gitti ama şükür ki özümü halen muhafaza etmekteyim.

 

Ne milyonlarım var ne servetim ne de dünyalığım. Ama yine de kendimi zengin addediyorum beşeri anlamda. Görüntü oldukça net, göründüğünden daha şeffaf önümde dizilen ne varsa. Sevgi katsayım ise artış eğiliminde. Sevmeden, sevilmeden bir insan nasıl üretebilir ki…

 

Ve çoğaldıkça sevgi katsayım güçlendiğimi hissediyorum her ne kadar dışarıdan farklı algılansa da.

 

Şeffafım olması gereken de fazla ve bu beni farklı kılmakta.

 

Sevgi ise vazgeçilmezim her ne kadar hayal kırıklığı yaşasam da özellikle beklentilerimin nezdinde.

 

Ama en azından kendimi seviyorum olabildiği kadar ve sevgi katsayım arttıkça inanıyorum ki eninde sonunda bunun yansıması ve farkındalığı sayesinde mutluluk katsayım da artacak.

 

Sevgiyle kalın, mutlu kalın…

 

 

 

( Sevgi Katsayısı başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 7.04.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu