Sorarım kendime zaman
zaman;
Umarsız mı olmalı şu
yeknesak düzende.
Ya hüzne ne demeli
Her daim muhaliftir
neşeye.
Çok mu gülmek bana,
Yeri geldi mi
Güller açsa da ara ara
Hani ismimle müsemma.
Yoksa kifayetsiz miyim
Bir o kadar yalın ve
içten
Ne varsa dile
getirdiğim
Hissederim en derinden…
Erişilmezliğinde ufkun
Kanat açarım enginlere,
Bazen bitik bir o kadar
durgun.
Bir muammadır benlik
denen
Yeri geldi mi kendini
yeren.
Bazen koca bir
boşluktur ruha hükmeden.
İnsanım ne de olsa;
etten kemikten
Ara sıra nüktedan
Zaman zaman nutku
tutkun.
Severim kendimce, en az
kendim kadar,
Bazen sorarım kendime;
Nedir gerçek nedir
yalan olan.
Çözemedim gitti;
Nedir çözümsüz yapan
kimlikleri
Yeri geldi mi yerdim
Ne varsa önümde bir bir
dizili.
Çetrefilli bir yol boydan
boya uzanan
Sayısız diken can
yakan.
Çamur toprak bir yanda
Eşsiz kokusu aşkın
Buram buram tüter
burnumda.
Olabildiğince insan;
Sanma ki marifettir
sözü zalimin
O masum yürekleri
burkan.
Ne yalnızım ne
kalabalık
Bir o kadar kadirşinas.
Dilimde tutturmuşum
içli bir şarkı,
Bir elimde coşar kırık
saz.
Aşkın, sevginin her
daim tezahürü
Yakmaz mı sönmez ateşin
közü.
Hüzün sardı saralı şu
garip gönlü
Göremedim gitti gün
yüzü.