Asrın uzantısı içinde
bulunduğumuz zaman. Hayatın bitmek bilmeyen döngüsü kısaca…
Hataların, sevdaların
ve buz tutmuş yüreklerin çığlığı.
Her birimizin sessiz
çığlığı. Sessiz ve derinden.
Kimi feryat eder, yer
gök viran olur.
Kimi için için
haykırır. Bir tek İlahi Güç vakıftır bu derinlerde kopan fırtınaya.
Neler saklıdır o
sessizlikte çınlayan feryada.
Kimi acısını savurur
için için yakan; kimi aşkını kimi maruz kaldığı haksızlıkları.
Mutluluk ise ayan beyan
yaşanır. Kâh kahkahalarla ifşa eder kendini kâh gözlerde yeşerir mutluluk.
Tıpkı aşk gibi. Aşk mı? Yarısı hicran yarısı neşe…
Bilinmezlikle dolu bir
mecradır aşk. Ne zaman ne olacağı belli değildir.
Kâh yaşlar boşanır kâh
pervane misali dönenir âşık.
Yarısı yalandır aşkın
yarısı hayal.
Devran döner de döner.
Bir yandan ufka yelken açarız aşkın rüzgârı ile. Kimi kaybolur enginlerde kimi
sevdasında boğulur.
Hüzün kalbin yağmurudur
ve Hakkın rahmetiyle mütemadiyen ıslanırız.
Kimi saklar kimi yaşar
hüznünü büyük bir açık yüreklilikle. İflah olmayız her şeye rağmen. Yanarız ve
yaşarız doya doya.
‘’Hüzünle titreyen
kalbe ince bir ah dokunur…
Kalbi kırık olanın
kalbine Allah dokunur…
Senin ALLAH diyebilmen
ALLAH’ın sen, sevdiğinin işaretidir.
Yüzde ısrar etme,
doksan da olur. İnsan dediğinde noksan da olur. Sakın büyüklenme, elde neler
var. Bir ben varım deme, yoksan da olur…’’
Eğer ki yüzyıllar
öncesinden bu güne dokunuyorsa yüce Mevlana bu deyişiyle kim inkâr edebilir
insan olmanın hazzını ve zafiyetini.
Sükût eyler insanoğlu; nedir
kahrı diye sorgular ahvali.
Dertlenir, hayıflanır;
bu sefer de zehrini akıtıyor diye yerden yere vurulur durmaksızın.
Anlamak zordur, çözmek
asla mümkün değildir insan denen mefhumu. Kim bilir neler saklıdır görünenin
ardında? Kim bilir neler saklıdır yüreklerde dile gelmeyen?
Bu gizemi şöyle dile
getirir sevgili düşünür Mevlana:
‘’Ben kilitten seslenen
bir kapı anahtarı gibiyim sanki.
Sanır mısın ki benim
sözüm sadece bir sözdür.’’
Ya kişinin değeri?
‘’Aradığı şeydir
kişinin aradığı.’’
Kimi kapılır rüzgâra ve
savrulur durmaksızın. Kimi esintisine karşı koyamaz esen o ılık meltemin.
Gönülleri yumuşatır, sever en derinden ve arar durur kendini.
Dünyadaki sayısız
meşguliyet, müspet menfi tüm duygular eşlik eder adımlanırken bu uzun yol.
Bitmek bilmez istekler,
arzular ve ne varsa insana dair.
Her bir insanda derin
bir ilim saklıdır. Kimi gizler, kimi farkında bile değildir. Kimi ise derviş
ruhuyla adımlar da adımlar.
Özdür mühim olan ve
niyettir gönülde saklanmış. Vicdandır nefsin anahtarı, gönüldür için için
seven.
Yürektir dokunan usul
usul.
Sevgidir harcı insanın.
Sevgiyle yoğrulmuştur benliği ve ruhu her ne kadar inkâr etse de…
Ve sevginin, inancın
ışığıyla aydınlanır hayat.
Hayat dediğin ne ki…
Biz ne dersek diyelim
yüzyıllar öncesinden günümüze ulaşmış hayat denen olgu Sevgili Mevlana’nın
gönlünden damlayan şu sözcüklerle:
‘’Hayat bir nefestir,
aldığın kadar.
Hayat bir kafestir,
kaldığın kadar.
Hayat bir hevestir,
daldığın kadar.’’