Teamülü sınırsız sıra
dışı bir farkındalığın nihayetinde başbaşayım sanrı ve korkularımla. İzafi bir yalnızlık
ketum gözlerin gölgesinde. Bir o kadar saçma sapan bir yorgunluk düşünmek
taraftarı. Kirli ve menfi ne varsa muhalif bir sıradanlık koruyup kollanan
dürtü ve isteklerin izdüşümünde.
Ha geldi ha gelecek
gibi sınırsız bir kaygı da yok artık damarlarımda. Zihnimin ücra köşelerinde o
resim duruyor şahsına ait. Korunaklı, muhafazalı o küçük dünyanın başköşesinde
hem de her ne kadar ücra diye zikretmiş olsam da.
Tuhaf, tutuklu ve
tutumlu bir o kadar yadsınamaz. Nirengi noktası tüm zaaflarımın ve
yanılgılarımın.
Tütsülenmiş bir seyir
belki de vicdanımla baş başa. Korkmuyorum sanma ama ne varsa bildiğim çoktan
kayıplara karıştı. Örümcek ağlı tüm zihniyetleri de bir bir eledim hayatımdan
hatta için için kemiren tüm o tutanakları da.
Kılı kırk yarardım mazi
denen tozlu odalarda artık akışında su ne set çekmek niyetim ne de yola bariyer
yığmak her ne kadar kıt kanaat ve yoz kural ve kaideleri ara sıra kanıksasam
da.
Varlık içinde
yokluklarla mücadele etmek en kötüsü. Seni sensizlikle sınamak. Yoksunluğu dip
boyutlu yaşamak belki de mümkünatı olmayan bileşkelerle.
Tutmak bir ucundan
hayatı. Tutulmak belki de tutuklu düşlerin kifayetsizliğinde. Anlaşılmak
kaygısını da bertaraf ettikten sonra ne önemi var artık olup olmamanın.
Sınırlı sayıdaki tüm
şıklar, arasında ’’ hiçbir’’ kaydının bulunmadığı… Öyle ya; hiçbir neye tekabül
etmekte ki? Ben mi senden mükellef, biz mi yoksa asla öyle bir terim var olmadı
mı?
Biz olmak neye denk
gelebilir ki… Olsa olsa; ben bana dair. Ve sen bir o kadar umarsız ve kaygısız.
Ben kaygı ve korkularla sarıp sarmalanmışken neyden ya da kimden mükellef
olabilirim ki müphem dalgalar akın akın kuşatmışken tüm hücrelerimi.
Kusurlar onarmak
içindir yıkık dökük ve viran kalpleri. Her ne kadar bireysel tutumlara göre
değişse de kalp denen mefhumun kapsama alanı.
Türevleri ömrün
harcanırken tümden yok oluyoruz geçen her saniyede. Zaman koştururken yerimizde
sayıyoruz olası ve ihtimal dâhilinde yargı ve düşüngeçler eşliğinde. Eşlik eden
kimse olmasa dahi…
Yok sayılıyorum belki
de yokumdur sahiden hatta belki de hiçlikten ibaretimdir hele ki böylesi garip
ve korunaklı akıl dışı senaryolar hüküm sürerken.
Rencide oldum ömür boyu;
bir kez daha, bir kez daha…
Fısıltılara bile
razıyken bitimsiz bir boşluk ve yalnızlık maruz kaldığım: Kim varsa yok sayan…
Acıtmak ne kelime lime lime olmuşken… Hangi kelime ile telaffuz edebilirim bu
mecalsizliği?
Yanıp sönerken ışıklar
daha bir zor sapacağın yolu tasavvur etmek her ne kadar çoktan kaybolmuş olsan
da. Dürtüleri belki de o ilkel egonun mani olmaktadır buharlaşıp tamamen yok
olmaya. Süper egonun üstünlüğü mü bu denli korkutan. Akıllara zarar sayısız ve
gizem dolu varsayım. Nihayetinde cebelleşen bir ruh ve derken üç nokta.
Nihayetlendiremediğim ne varsa…