Basit hem de fazlasıyla
olağan ama kime göre. Önem arz eden ve arz ettiği mahiyetin kapsamı.
İnsan adı üstünde bir o
kadar tanımsız hatta kimi zaman varlıksız ve hiçbir duygu ihtiva etmeyen.
Yürek… Dolu dolu olması
gerekirken kırık olmadı kırıcı hatta kırgın belki de umarsız.
Kimlik dediğimiz ise
sadece ve sadece bir kâğıt parçası belli rakamların ve kelimelerin ibraz
edildiği.
Hata belki de. Kimine
göre ne, ne derece doğru olabilmekte ki ne de olsa göreceli bir içerik bakış
açısının içine gizlenen. Birinin doğrusu pekâlâ yanlış da olabilmekte iken bir
diğerinin nezdinde kısaca öznel bakış açıları birbiri ile savaş halinde ve
sonuç itibariyle düzeneğin seyri de ekseni kaymış bir şekilde yörüngesinden
çıkmış milyarlarca insan ile iştigal edilmiş bir gezegen.
Beklentiler had safhada
bir bakıma çelişen düşünce ve olgular kıyasıya bir çekişme halinde harp
etmekte. Sonuç ise meydanda: Kişisel kaygılardan kitlesel ölümlere uzanan bir
dünya coğrafyası. Ölümler, katliamlar ve kitle imha silahları gündemin baş-noktasında.
İrdelenen sosyal boyutu, bu olumsuzluklar sonucu hız kesmeyen. Bireysel anlamda
olayı ve konuyu daha dar bir alana çekersek bariz bir sonuç bizi beklemekte.
Bireysel tutumlarını dizginleyemeyen toplumların birey bazında çöküşü. Adı
üstünde: Duygusal çalkantılar, mutsuzluk sendromu, depresif çöküşler hatta ve
hatta cinnet noktasına gelip ailesini ve çevresini yok etmeye odaklanmış ve
bunu gerçekleştiren cinayetler ve insanlık dramı.
Gelişmekte olan
ülkelerin de dâhil olduğu o topluluk pek tabii ki de az gelişmiş toplumları da
kapsayan ekonomik gerilemenin yarattığı baskı sonucu getir-gider dengesini
oturtamamış ve yoksul sıfatına haiz sayısız aile ve çocuk. Ek olarak satın alma
gücünün giderek azalması ve artan şiddet tabloları demin de bahsettiğimiz
cinnet ve cinayet vakalarına ek olarak.
Sosyolojik boyutu
tablonun bütünü iken psikolojik bazda ruhsal çöküntü yaşayıp, mutsuzluk ile
çevrilmiş ve çaresizlik sendromunun göstergesi tüm ölçütleri sergileyen ve
gerçek anlamda psikolojik desteğe ihtiyaç duyan tanımlanamayan vakalar.
Sağlık sorunları ve
eğitimdeki gerilemeyi de kattık mı total bir dökümü net olarak görebilmek
oldukça olası.
Kişilik bozukluklarına
kadar uzanan geniş bir yelpaze üstelik irdelenmesi gereken. Hem kendine hem
çevresine zarar verme eğiliminde olan hangisine ilk etapta müdahale edilebilir
ki…
Ek olarak on yaşa hatta
daha da altına gerileyen madde bağımlılıkları. Madem ki toplumun ilk ve en
önemli göstergesi aile, sorun daha da komplike bir boyuta uzanmakta. Gelir
azlığının ve baskının yoğun yaşandığı hangi aile sağlıklı bireyler
yetiştirebilir ki. En önemli ve bir o kadar bariz bir gerçek bir kez daha
vurgulamak gerekirse çocuklarımızın ve gençlerimizin hayati tehlike ve risk
taşıdığı madde bağımlılıkları. Ailesinden uzaklaşan genç neslin çözümü başka
yerlerde arıyor olması yine toplumun kanayan en büyük yarası.
Zehir tüccarlarının getiri elde etmek adına gençleri zehirlemesi asla ve asla affedilemez. Ve ne yazık ki
her yerde her şekilde üstelik cüzi rakamlara bu zehri gençlerimiz kolaylıkla
tedarik edebilmekte.
Bir yanda yaşanan
siyasi kaos, toplumun içine sürüklendiği onca ikilem de eklendi mi işin boyutu
renk ve biçim değiştirmekte. Gündem kirliliği yaratan konular ne yazık ki zaman
zaman dikkatleri başka yöne çekebilmekte.
Devlet politikası olsun
aile gelişim politikaları olsun a’dan z’ye her birimiz mükellefiz tüm bu
sorumluluklardan. İlk etapta iş gücüne katılım had safhaya getirilmeli ve adil
bir gelir seviyesi temin edilmeli insanlara. Ek olarak eğitime verilen önem de
yadsınmamalı. Okumayan, okutulmayan çocuk kalmamalı tabii ki de bilinçli ve
istikrarlı eğitim politikalarının ışığında. Ebeveynler çocuk sahibi olmadan
bilinçlendirilip topluma sağlıklı bireyler kazandırmaları için ek çalışmalar
yapılıp, gerekli eğitimler verilmeli üstelik sadece şehir merkezlerinde değil
coğrafyanın en kırsal ve en ücra köşelerine kadar.
Birey ve toplum
etkileşimi inanılmaz önem arz etmekte. Bana neci zihniyetler terk edilmedikçe
hiçbir alanda somut başarılar elde edilemeyeceği gerçeği göz önünde bulundurup
her alanda ve her açıdan tüm kifayetsizliklerimizi bertaraf edip birlikte
hareket etmeliyiz.
İç içe geçmiş çok
katmanlı bir kimlik: Gerek insan olsun gerekse toplum.
Bilgi çağında görünen
bir olgu şu ki; kendi bilim ve teknolojisini üreten toplumlar gücünü daha da
perçinleyecektir.
Bilgi ve bilim odaklı
toplumlar ancak ve ancak eğitimin ve yaratıcılığın ön plana çıkartılmasıyla
mümkündür. Koruduğu kimliği ve izlediği strateji ayrıca önem arz etmektedir.
Uyum ve gelişim
sürecinde ise dirlik ve düzen bütünlüğü toplumun bütünlüğünü koruması açısından
asla göz ardı edilmemelidir.