Korkmak kadar göreceli yadsımak varlığını
Umarsızca kıyısında
köşesinde kalmak kadar
Yine de susmak bilmezken
gönül nereye kadar.
Tümlenmiş bir cümlenin
içinde gizlenmek
Bir düş kadar asil olsa
da
Acısını yaşamak
Uğruna sevdanın
Arınmak dünyanın
kirinden pasından.
Düş ertesi, gün ertesi
Çaresizliğin yürek
burkan tecellisi.
Kifayetsiz addedilen
ruhun son hamlesi
Var oluşun hükmünde yok
sayılmak
Acısı o duyulan
öfkenin.
Nazarında, niyazında
Ellerimin her seferinde
dokunduğunda semaya.
İnkâr etmek aslını
mümkün mü söyle sefil gönül
Yok addedilmek dünyanın
gözünde
Ne bir kelam ne de şu
kırık kalem
Telaffuz ettiğim nice
kelime içermez tek sitem.
Kuşlar kadar ürkek ve
naif
Kafes kadar dar her bir
zihniyet
Kemale erse de yaşım
Vazgeçemediğim o çocuk
yanım.
Erer ömür elbet bir gün
nihayete
Yine de söyle, çöker mi
bunca acının tortusu en dibe
Yalan riya olmadı
yoldaşım
Gök kubbe altında
buluştuğum nice gönüldaşım.
Ne zafiyet ne yoksunluk
Nicedir eşliğinde iken
o ketum yalnızlık
Ne başı ne sonu bu hikâyenin
Asla sirayet etmediğim
o meşum sessizlik yüreğin karası
İnkâr edemediğim içine
düştüğüm o büyük yanılgı
Ve ne varsa yürekte
gizli saklı.