Islanmazdı gözlerim,
bihaberdim hüzünden,
İçim yosun tutmuştu, sevgisizlik
yüzünden.
Merhameti bilmezdim, insaf çoktan gitmişti,
Robot gibi hissizdim, güzel huyum
bitmişti.
Defterimde yazmazdı, okşamak yetim saçı,
Yaşayınca fark ettim, ekmeğe muhtaç açı.
Dilimde tatlı kelam, gönlümde şefkat yoktu,
Sözlerim batan iğne, kusurlarım pek çoktu.
Bahtıma kar yağmıştı, bahar pek çok ıraktı,
Kibir gurur yüzünden, herkes yalnız bıraktı.
Nadide kelebekler, müşfik kalpte yaşarmış,
Çiçek açmayan yere, asla konmaz kaçarmış.
Düştüğümde anladım, meğer acı da varmış,
Gül derince parmağa, elbet diken batarmış.
Çaresizlik çekmeyen, hüzün keder anlamaz,
Duygu yoksa bedende, gülümseyip ağlamaz.
Pasta börek yiyenler, yokluk nedir bilmezler,
Yoksullardan bihaber, ıslanan göz silmezler.
Söğütte nar olur mu? Gül açmaz kavak dalı,
Sirke küpünden asla, sızmazmış An zer balı.
Karga hasret çöplüğe, bülbül konarmış hara,
Şükür büyük zenginlik, cehli gidermez para.
Evren hikmet cümbüşü, ahenkli bir biçimde,
İnsana kıymet katan, her şey kendi içinde.
Bin yıllık gaflet uykum, sarmış iken ufkumu,
Feryat edip uyandım, dedim yaşamak bu mu?
Şimdi kendime döndüm, içim huzurla dolmuş,
Yüreğim uçmak ister, kanat çırpan kuş olmuş.
Kıran üzen huyumla, hayat budur sanmıştım,
Bencil beni beğenmiş, boş masala kanmıştım.
Paylaşmayı öğrendim, kıskançlığım gitti yok,
Önce doymazdı nefsim, şükredince şimdi tok.
Dünya yalnız şer değil, gördüm iyi doluymuş,
Sevgi karanlığa mum, mutluluğun yoluymuş.
Gönül yapmak maharet, girebilmek daha hoş,
Çünkü narin, kristal, almak gerek kırmak boş.