Dile gelmeyen o üzünçlerin hikâyesi

Kurcalarken o meşum maziyi,

Sırra kadem basan her kim ise

Çat orada çat burada

Sakın ha, eşeleme geçmişi.

 

Neler saklı neler

Kim derdi ki bu kadar derbeder.

Sıkılgan mizacım

Ve tüm o kinaye kelimelerden sızan.

Ne tuhaf ne kırılgan

O benlik ki alabildiğine durağan.

 

Yadsıyamayacağım,

Hepten kanıksadığım

Rayici belli devranın

Sona ermek bilmez kalabalık yalnızlığım.

 

İnanma da ne de yargıla.

Ne yoksunum ne yoksul

Alabildiğine ve çepeçevre

Bitimsiz aşkın ile olmuşum meftun.

 

Ne kırgın ne kızgın

Meyletmiş bir kere

Aciz bir kul nihayetinde

Sığmaz iken yere göğe.

Şu fani beden

Uzak elden geldiğince sair âlemden

Her dem esaretinde o gezgin ruhun.

 

Dil susar

Çağlar yürek

Kelimeler neye gerek.

Gönül bu;

Kâinata vurgun,

Ne acı ne de elem.

Dualar yeter

Haricinde ne gelir ki elden.

 

Bağlanmış basiret bir kere

Boynum olmadı mı kıldan ince.

Adı insan, mevcudiyeti anlık

Tek yol ruhun istikameti.

( Dil Susar, Çağlar Yürek başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 11.01.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu