Biri olmalı, varlığını daima bildiğin, kendini güvende hissettiğin. Biri olmalı, “üzülme üzülürüm” diyen biri olmalı hayatınızda.


Kimi zaman hayatımızın sekteye uğradığı, işlerin ters gittiği olur. Her şeyin üstümüze geldiğini sanırız. Böyle zamanlarda, umduğumuz ya da güvendiklerimizden yeterince destek görmediğimizde kendimizi kandırılmış, terk edilmiş ya da unutulmuş hissederiz. 

İnsanlar en çok, sevinçlerinin ve üzüntülerinin sevdikleri ile paylaşılmasını ister ve beklerler. Ancak iyi ve kötü gününde dostlarının yanında olmayanların böyle bir beklentiye girmesi hayaldir.

Vefa sözcüğü sözlüklerde, “sözünü yerine getirme, sözünde durma, borcunu ödeme; sevgi, bağlılık ve dostlukta sebat; yetme ve yetişme; güzel ahlâk” anlamlarında kullanılmaktadır. 

Vefa, dostların kalbinde yetişen müstesna bir güldür. Vefa kaderde kıvançta yüreği bir atan, birbirini beklentisiz ve çıkarsız seven, duygu ve düşüncelerde aynı şeyleri paylaşan kişilerin karakteridir.

Kin, nefret, kıskançlık, haset vb. duygular “vefa” nın düşmanıdır. Böyle duyguların yer aldığı gönüllerde sevgi barınamadığından, hoşgörü, merhamet, özveri, affetme, değer verme, fedakârlık vb. güzel hasletler yer almaz.

Vefa, insanın gönlüyle bütünleşmesidir. Vefa sahibi olan kin tutmaz, dostları hata yapsa da affeder, insanlık gereği hataları görmez. Fert, vefa duygusuyla güvenirliğini kazanır ve yükselir.

Jül Sezar’a suikast yapıldığında, elindeki hançerini kendisine saplayan en yakını, en güvendiği kişi Brütüs’le göz göze geldi. Dudaklarından, yıllar boyu yeryüzündeki tüm ihanetlerin belgesini oluşturan şu tarihsel sözü döküldü: “Sen de mi, Brütüs!…..” dedi. Böylesi bir ihaneti gördükten sonra yaşamaya değmez” anlamındaki, yine tarihsel bir ihanet belgesi niteliğindeki, şu son sözünü söyledi: “ O halde yıkıl, Sezar…..” 

Tarih, dostlarını arkadan hançerleyen, yaptıkları antlaşmalara uymayan, tek taraflı çıkarlara dayalı politikalar izleyen millet ve devletlerin nasıl zelil duruma düştüğünü yazmaktadır. 

Vefanın içinde samimiyet, sadâkat, sevgi, hoşgörü, sabır, vb. kavramlar bulunmaktadır. Vefasızlıkta ise; aldatma, hıyanet, nankörlük vb. mevcuttur.

Çanakkale savaşlarında, arkadaşının vurulduğunu gören Mehmet, “gitme sen de vurulursun” ikazlarına aldırmadan, siperden fırlayarak kuruşun yağmuru altında  O’nu kucaklayarak sipere taşıdı. Fakat arkadaşı son nefesini teslim etmişti. “Tehlikeye atılmana değmedi” diyenlere Mehmet şu cevabı verdi: “Kucakladığımda yaşıyordu. Geleceğini biliyordum diyerek tebessüm etti. Bu duygu her şeye değerdi.” 

Vefa, fertlerin birbirleriyle kaynaşıp bütünleşmesine yardımcı olan temel unsurdur. Dostluk ve sevgiyi de o ayakta tutar. Vefa sayesinde ayrı ayrı parçalar bir araya gelerek güçlü bir birlik oluşturur. Mayası vefa olan birliktelik, toplumun önünü tıkayan engelleri ortadan kaldırır.

Arkadaşlık ve dostluk sevgi ve bağlılığı, o da vefayı çağrıştırır. Dostluklarını bu şekilde kucaklayan kişilerin bir araya gelişi, sıradan bir araya geliş değildir. Bu arkadaşlıkta yürekler aynı duygu ve heyecanla, hep aynı düşünceler etrafında çarpmaktadır.

Böyle bir beraberlikte “birimiz hepimizdir” görüşü hâkimdir ve tam bir gönül birliği söz konusudur. Aralarında aynı heyecan yaşanmakta, birbirlerinin dertleriyle dertlenip, sevinçleriyle sevinmektedirler.

Tehlikeyi sezince ortalarda görünmeyen, zoru görünce dostlarını terk eden insanların birlikteliği arkadaşlık değildir. Vefa sahibi olamayanlar, uzun süreli, gerçek arkadaşlıklar kuramazlar.  

Vefa, her zaman, her koşul altında dostlara destek olmaktır. Böyle dostlar, en yalnız olduğumuz anlarda, tebessümleri ile, en samimi davranışları ile karanlıklardan çeker çıkartırlar bizi. Umutsuzluğumuza ışık, dertlerimize merhem olurlar.

Serinleten imbat rüzgârları gibi incitmeden ferahlatır, müşfik bakışlarıyla çaresizliğimize sevgi pencereleri açarlar yüreklerinden. İstedikleri sadece mutluluğumuzdur, başka bir menfaat beklemezler.  

Bize yaşama sevinci veren, böylesi nadide insanlara bizim de sevgi ve saygı adına, insanlık değerleri adına, daha fazlasını vermemiz gerekmez mi? 

Vefalı dost, yanlışlarını gördüğünde, sorgulamadan, rencide etmeden, uygun biçimde fikir veren, asla otorite kurmaya çalışmayan, en zor anında bile aramadan, çağırmadan yanında olan kişidir.  

Vefa, sadece “adam gibi adamların” , nisyan ise, insani değerlere sahip olmadığı halde “kendisini adam sananların.” vasfıdır! 

Hz. Mevlana bu anlamda ne güzel söylemiştir: Ne elbiseler gördüm içinde insan yok, nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok...”

 

Yaşam gülmeyi, sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadık kalmayı bilenler içindir.

Sevgiyle kalın…

 

( Dostluk Ve Vefa başlıklı yazı KARAM-41 tarafından 3/28/2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu