Yıkımı
yaşar gibiyiz, sanki bu aralar, yalan üstüne yalan dolan üstüne dolan biz Müslümanlara
yakışmayan bu hal ve hareketlerin cevabını Rahman’a nasıl vereceğimiz meçhul!
Hayat kavgasında el ele beraber yaşamanın güzelliğini yaşamak var iken bu
hezimet ile olmamız ve hezimeti yaşamamız, barış ve kabullenememenin
hazımsızlığı edepsizliği ile yalanı yalan ile yamatıp bir birimize sunmanın
peşindeyiz.
Sabır
dergâhına uğramadan nefis ve şeytanın heves ve arzularımızın peşinde koşan
kullar olarak Yüce Allah’ın hoşuna gitmeyen ve gül kokan Resul hoşuna gitmeyecek
Allah Nur Kuran ve gül kokan Resul peşinde gitmesi gereken biz kullar, gönüllerde
sancı bırakmanın peşindeyiz! Af etmenin engin denizinde yüzmeden yıkımın
sokaklarında gezmenin telaşında nefis ve şeytanın elini tutmamız ne kadar utanç
verici bir durum!
Manasız
ve sonu hüsran olan zevk be arzularımızın peşinde koşmamız ve ölümden sonraki âlemi
unutarak veya birilerince uyutularak peşinde koşmamız, geçici dünya sancısının
peşinde olmamız bize sonunda sancılı bir sona doğru götürmektedir bunu da bilelim.
Bir birimizi anlamadan dinlemeden tahammül göstermeden vurup yıkma ile ne Allah’a
kul Gül kokan Resule ümmet neden nefis ve şeytana yar olabiliriz.
Yürüdüğümüz
hayat mezara doğru ve hesap vermeye doğru gidiyor ne çabuk nasıl, neden niçin
unuturuz? Kendi gönlümüze merhameti umman umman deryalar gibi geniş veren
Rahman, bu merhamet dolu ummana nasıl bir birimizi sığdıramıyoruz? Âlemlere
sığmayan Yüce Rahman kulun gönlüne sığdım der iken ”Allahu Ekber” bizler birbirimizi
bu merhamet kokan gönlümüze nasıl sığdıramayız anlamış değilim!
Sitem
okları hangi hedefe varacağını bilmeden havalarda ellerimizin ayarsız yönünde
gönüllere saplanır iken, bunun hesabını Rahmana nasıl vereceğiz bilen var mı ?
Pişmanlık duymadan, pişmanlığın o engin sonsuz kapısına uğramadan, pişkin
utanmaz suratımız ile sonumuz nereye varacak Allah (C.C.) bilir ve Allah (C.C.)
Sonumuzu hayırlara çevirsin yar ve yardımcımız olsun İnşallah… Selam ve dua ile…
Mehmet
Aluç (Kul Mehmet)
Ankara