Serbest Kürsü / Atölyeden Çıkanlar
Eklenme Tarihi : 4.11.2025
Tiyatro -AÇILMAYAN KAVANOZ KAPAĞI
Sahne: Mutfak masası. Üzerinde kavanoz ve mutfak
eşyaları. Ahmet ve Elif evli bir çift.
Karakterler:
Ahmet: Sabırsız, gururlu, biraz mahcup
Elif: Sakin, mantıklı, destekleyici
Kavanoz (ses): Kapak sesi
Sabahın erken saatleriydi. Mutfak, yeni doğan günün hafif
serinliğinde sessizce uyanıyordu. Ağır ağır kahve kokuları yükselirken, Ahmet tezgâhın
başında bir kavanozu çevirmeye çalışıyordu. Ancak kapağın dişlileri adeta
birbirine kilitlenmiş gibiydi. Her çevirişinde parmak uçları acımaya başlıyor,
ama kapak bir milim bile dönmüyordu. O sabah, mutfağın sakin sessizliği sadece
bir kavanoz kapağı ile bozuldu. Ahmet, kahvaltılık turşuyu açmak istiyordu ama
kapak sanki kendi iradesiyle taşlaşmıştı. Gücünü denedi, çevirmeye çalıştı ama
kapak hiç hareket etmiyordu.. Sabah ışıkları mutfağa nazikçe doluşurken, Ahmet kavanozu elinde
tutuyordu. Kapağı açmak için harcadığı çaba, nefreti, kararsızlığı ve küçücük
bir umut kıvılcımını içinde barındırıyordu. Gürültü uyandırmadan açmayı
denemeye çalıştı ancak kaç kez denese de kapak dönmüyordu. Hayal kırıklığı yüzünde
taşıyan Ahmet, bunun sadece bir kavanoz kapağı olmadığını biliyordu aslında:
Gururu, erkekliği ve kontrol hissiyle sınanıyordu. Yan taraftan sessizce izleyen eşi
Elif'in gözlerinde hem anlayış hem de hafif bir tebessüm vardı. Ona yardım
etmek istedi ama müdahale etmek istemedi. Çünkü Ahmet’in başarılı olmak için
kendi yolunu bulması gerektiğini hissediyordu.
(Ahmet kavanozu elinde tutar, kapağı açmaya çalışıyor ama
başarılı olamıyor. Elif mutfakta karşıdan Ahmet’i izliyor.)
Ahmet: (Dişlerini sıkarak) Olmuyor bir türlü, neden
açılmıyor bu lanet kavanoz!
Elif: (Gülümseyerek) Kendini fazla zorlama, belki kapağı
biraz ısıtırsan daha kolay açılır.
Ahmet: (Ufak bir kahkaha atar, ama sesi hafif mahcup)
Açılmıyor işte! Hem senin önünde böyle beceriksiz durmak... Neyse, deneyelim
bakalım.
Kavanoz: (Kendisinden emin, hafif cızırtılı sesle) Gücün
buraya kadar, dene bakalım!
Ahmet: (Kapağı çevirmeye devam eder, bir yandan kendi
kendine mırıldanır) Bu kapak benden güçlü galiba... Elif, böyle basit bir şeyi
senin yanında açamamak, biraz zoruma gidiyor.
Elif: (Yanına gelir, elini Ahmet’in omzuna koyar)
Herkesin açamadığı kavanozlar olur, önemli olan pes etmemek.
Ahmet: (Başını hafifçe sallar, mahcup) Evet, ama evde
eşimin önünde çaresiz kalmak da zor tabii.
Elif: (Gülümseyerek) Nerden çıkardın çaresiz olduğunu?
Sonuçta hünkâr (gülümser) değilsin. Biraz sabır göster.
Kavanoz: (Gıcırdama sesi) Göreceksiniz, kolay kolay açılmam!
Ahmet: (İyice uğraşır, ama kapağın hareket etmediğini
görünce derin bir nefes alır.) Tamam. Sıcak suya daldıralım.
Elif: (Kavanozu alır, lavaboda sıcak su tutar) Bak,
kavanoz biraz ısınınca metal genleşir, kapağın açılması kolaylaşır.
Ahmet: (Sabırsız, elleri cebinde dolaşır) Yine de biraz
utanıyorum.
Kavanoz: Eyvah yanıyorum, galiba yanlış yaptım!
Elif: (Gözleriyle gülümser) Üzülme, ben asla küçümsemem.
Zaten böyle şeylerde yardım almak da erkeklikten sayılır.
Kavanoz: (Hafif çatırdadıktan sonra) Aha, biraz
gevşemeye başladım!
Ahmet: (Kavanozu sıcak sudan çıkarır, bir bezle tutar)
Şimdi! Sağdan çeviriyorum, elimi kesmemek için bezle.
Kavanoz: (Birden pat diye açılır) Tamam tamam, pes!
Ahmet: (Sevinçle kavanozu kaldırır ama sonra Elif’e
bakar, mahcup bir gülümseme belirir yüzünde.) Gördün mü? Sonunda.
Elif: (Gözleri parlak, sevgiyle) Bak, hiç korkma.
Yanındayım her zaman, küçük zaferlerinde bile.
Ahmet: (Utangaç ama rahatlamış) Evet... Galiba bazen
yardım istemek en güçlüsüymüş.
Kavanoz: (Son bir şakacı sesle) Beni açmak için önce
sabrı açmalısınız!
Ahmet ve Elif birlikte kahkahalar
atarlar.
Ahmet: (Kavanozu elinde tutarak hafif gururla) İşte,
sonunda başardım! Bazen sabırlı olmak lazımmış.
Elif: (Gülümseyerek) Baktın mı içine biraz? Ne vardı ki
bu kadar uğraştıran kapakta?
Ahmet: (Kavanoza bakar, içinde eski yaprak şeklinde
turşu kalıntıları vardır) Ah evet, biraz unutmuşuz onu zaten.
Elif: (Şakayla) Demek demode bir turşuymuş, senin gibi
eski kafalı kapakla uyumsuz!
Ahmet: (Gülerek) Ha ha! Tamam, sen haklısın. Belki biraz
fazla gururlandım, bari kapak açmada.
(Birden Ahmet Halayı oynar, ciddi bir ifadeyle.)
Ahmet: Ama şunu anladım, bazen en basit şeyler bile
vazgeçtiğin anda seni zorluyor.
Elif: (Motivasyon dolu) Aynen, hayat da öyle değil mi?
Küçük engelleri aşmadan büyük atlamalara ulaşamıyoruz.
Kavanoz: (Teşvik edici bir sesle) Doğru söylüyorsunuz!
Sabır, azim ve birlikte olmak her zorluğun üstesinden gelir.
Ahmet: (Düşünceli) Biliyorum, bazen ben hemen
vazgeçiyorum, kabul.
Elif: (Tatlı bir sitemle) Ben de bazen biraz fazla
müdahale ediyorum, biliyorum. Ama seninle birlikte her şeyi çözeriz.
Ahmet: (Cesaretlenir) Peki şimdi, başka bir şey
deneyelim mi? Mesela yeni reçelimizi yapalım beraber, bu sefer kavanoz kapağı
yüzünden kavga etmeyelim.
Elif: (Sevinçle) Harika fikir! Hem yan yana olunca her
şey kolay.
Ahmet: (Espriyle) Ama bu sefer açmayı senden
öğreneceğim, tamam mı?
Elif: (Gülerek) Anlaştık, kapak ustası ben!
(Birlikte mutfağın tezgâhına yönelirler, el ele, kahkahalar
içinde.)
Kavanoz: (Son bir tatlı sesle) İşte bu, birlikten kuvvet
doğar!
Mehmet Aluç
Not: Hotmaisli kardeşim Ne zormuş kavanoz kapağı açmak yazıma
yorum yazarken, biriside çıkar bir tiyatro yazar derken ben yazdım.Şablonu
internetten bularak yazmaya başladım umarım beğenirsiniz,selamlarımla.