Fazlasıyla karışık hatta istem dışı.

 

Sessizlik belki de direnme gücüne ket vuran ya da durduk yerde sökün etmiş nice anlatı fazlasıyla muğlâk.

 

Kıpırtısı ya da durağanlığı hayatın fazla ya da eksik ne varsa başıma iş açan.

 

Her cümlenin sonunda ünlem, cevapları yeknesak sorular boğarken ve bağırırken.

 

Neyle beslenir ki ruh sevginin dışında.

 

Neye tekabül eder duyumsananlar karşılığı yine ve yeniden tasavvur edemeyeceğim kadar büyükse umutların sızdığı o heybe boşalmaktaysa mütemadiyen.

 

Karşılık bulamamanın yarattığı o heyula boşluk aslında işin özü. Kırıntısı bile yeterken kocaman bir ısırıkla kopartılırken umut dağı; her manada ve hangi boyut olursa olsun evrim geçirmekteyken ruh.

 

Ne ağırmış külfeti ve bedeli yaşanan belirsizliğin.

 

Sıradan bildiğim o farkındalığın başıma açtığı iş.

 

Bir o kadar farklı addedilmek bir o kadar haz etmekten yorgun düştüğüm:


Öncelikle o yalın tezahürü varlığımın ya da sıdkı sıyrılmış bir anlam yetisizliğinde anlam veremediğim.

 

İlk adımla madem başladı o uzun yolculuk belli ki motor fazlasıyla su kaynattı ve buharlaşırken yetilerim ve duygularım anlamsız kılınmaktayım günbegün ve ifade edemediğim o sakil tutarsızlığını insanoğlunun.

 

Günden ve geceden ibaret gün ve etten kemikten müteşekkil varlığımız tümlerken benliğimizi olması gereken o şeffaf ruh ve zihinsel yetilerimiz gerekli gereksiz tüketirken ve tükenirken yoz ve sıra dışı dürtülerle.

 

Öncesi mi sonrası mı yoksa an mı önem arz eden yine de katılmamak mümkün mü Hazreti Mevlana’ya:

 

‘’Kanatlarla geldim bu âleme, öyleyse sürünmek niye?’’

 

Endişe katsayım günbegün inanılmaz bir ivme ile ulaştı arşı alaya. Keşke artacağına kaygılarım eş güdümlü bir yolculuk yapsaydım umut treninde.

 

En kötüsü ise, kendimi suçlu addetmem. Ne komik oysa o bitimsiz sevi yetimin sürekli kemirilmesi ve o hırpani yorgunluk çalarken ömürden günbegün.

 

Böyle olmamalıydı, aynı tuzağa düşmemeliydim kalkışmışken böylesi çetrefilli bir yolculuğa.

 

Muktedir değilmişim en başında ve yeteceğini sanmıştım aynı şarkı çalarken gönül odamda.

 

Gönül her ne kadar bir gül bahçesi olsa da o goncalara kıyacakları aklıma dahi gelmemişti.

 

Kanıksamak zorunda kaldığım tüm yanılgılarım ve yenilgilerim ve güne değen o uzantı.

 

Korkmak kadar ürkütücü vakıf olamamak gidişata ve dümeni ters kırmak kadar tehlikeli harcanırken ve harcarken hem zamanı hem sevgiyi.

 

 

 

( Kanatlarla Geldim Bu Aleme... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 3.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu