Tuttu kollarımdan gece
Havada uçuşan notalar
Adı bende saklı son
güfte.
Raks ederken imgeler
Soldan sağa saydım
teker teker.
Sağ yanımda boş bir
sandalye
Ayağımın altında koca
bir mazi
Satır aralarında
makamlar sırnaşık lehçesi
İle anlamsız pek çok
anlatı
Kıdemi belirsiz
insanlar
İzbelerde saklı
Sığınakları iken onca
soluk gölge.
Hicap edilesi bir
utançla
Çevirdi başını endamlı
bir kadın
Döndü usulca geriye
Savururken acılarını
Eteğindeki taşlardı
dökülen
Nice üzünç ve sır saklı
Korunaklı dünyasının
kapısı kilitli
Ezelden yarına
Tek uzantısı nasıl da
mahrem
Sakladığı en derinde.
Muaf tutmuştu elinden
geldiğince
Ser verdi sırrı yine
zihninde
Yanık mektubun son
sayfası
O ilk hece idi bildiği
tek lehçe
Aşkın izafi tanrısı
Utanç belki de tek
korkusu
Kavuşamadı bir kez dahi
Ne gece güne
Ne de kadın özlediğine.
Rakımı alçak bir mekân
Telaffuz edemediği tek
rakam
Birden ikiye geçemez
iken zaman
Yine yalnız yine bir
başına
Öfkesi bastırılmış
Sevdasıydı bir kez
köşeye sıkıştırılmış.
Dinmedi rüzgâr
Dağılamadı gitti şu
kıdemli efkâr,
Demek olası değildi
aslında
Saklı ümitler
Kucağında iken sırlı
gecenin.
Döngü yine yeniden
Devam etseydi keşke
kaldığı yerden dönmeye
Bir eksik bir fazla
Kadındı sırrın adı
Sevdaydı artık
sakındığı
Sevmekse yeniden
Son bir kelime duyuldu
derinden
Fısıldarken adını
bilinmezliğin
Aynı nakarattı çalınan
kulağına
Çalıntı hayatından
kalan son imge.