Doğu
Türkistan Destanı
Sincan
deme.
Çinli
gibi Sincan deme.
Korkup
sinmem ben onlardan,
Sen
de sakın “sin can” deme.
Bu
toprak kadim vatan,
Adı
da TÜRKİSTAN.
Sor
bak: Tanrı Dağları şahit,
İstersen
asırlar öncesine git.
Uygur
Türkü’dür benim adım,
Bütün
bu yurt bana ait.
Her
karış toprağında kan,
Bağrında
yatan sayısız can,
Haykırır
dünyaya her an;
Bu
vatan TÜRKİSTAN.
……
Yüz elli yıldır mevsim hep kış, aylarsa
ocak,
Tüter diye dumanım, sanma yanıyor ocak.
Bir kardelen misali, karda- ayazda açtım,
Nedense baharlar, açmadı bana kucak.
Kısa sürdü devletim, kopardı hoyrat
eller,
Susturuldu türküler, lal oldu bütün
diller.
Kıyıldı civanlarım, vuruldu ozanlarım
Çalmaz oldu sazlarım, buz kesti bütün
teller.
Ne çocuk, ne genç, yaşlı, demeden kadın, erkek,
Acımasız katiller, vurup kırdılar tek
tek.
Otuz beş milyon candır, sadece altmış
yılda,
Nedir bu söyle hele, buna ne demek gerek?
Minarelerim vardır, yetim gibi, sedasız,
Camiler açıksa da, öksüz kalmış, edasız,
İman gönülde gizli, ancak hükmü ifasız.
Çin öylesi bir zalim ki, firavundan
insafsız.
……
Bin dokuz yüz otuz üç, minarelerde ezan,
Doğu Türkistan diye, Kaşgar ilinde ilan.
Birleşti Rus ve Çin, iki besili azman,
Vermediler bizlere, bir sene bile aman.
Ondan Yetmiş yıl önce, Yakup Hanın
kurduğu,
Ne yazık ki on üç yıl, ancak hayat
bulduğu
Ardından sarı zulmün yürekler kavurduğu,
Yine aynı akıbet, bekliyordu bu yurdu.
Sayısız kansız urban, saldırdı dört bir
yandan,
Toprak tanınmaz oldu, ülkemde akan
kandan,
Vatan millet uğruna, din için nice
fidan,
Tereddütsüz geçtiler, Türkistan için
candan.
Yıl bindokuzyüz kırkdokuz, yine kızıl
ordusu,
Yılan misali zalim, bütün zehrini kustu.
İndirildi gönderden, ay yıldızlı gök
bayrak,
Ancak sanma ki korkup, alperenlerim
sustu.
Altayın yiğitleri, Uygurlu alperenler,
Taklamakan Çölünden mecnun gibi
gelenler,
Gül derer gibiydiler, tatlı candan
geçenler,
Şehit oldular bu vatan, olmasın diye
Sincan.
Bil
bu gerçeği, sen bil de, sakın ha, Sincan deme.
Bu
topraklar kadim vatan, Sincan değil TÜRKİSTAN.
…….
Bilir misin Abdulkadir Saltuk Buğra Hanımı,
Uygurlu ilk Müslüman, heybetli sultanımı?
Hicri üç yüz otuz üç, kabul edip İslam’ı
Eyledi buraları, Türk ve İslam vatanı.
Zaten yiğit Alplerdik, erip Alperen
olduk,
Hakkın rızası için canını veren olduk,
Bismillah diyerekten, yayını geren
olduk,
Muhammed aşkı ile yanıp gül deren olduk
Âlimlerimiz vardı, sünnetin çizgisinde,
Adım adım giderdi, Resulullah izinde,
Dervişimiz tan vakti, esen seher
yeliyle,
Ulaşırdı hikmete, tasavvufun gizinde.
Gül açar, bülbül şakır, şendi bütün bağlarım,
Ceylanlar tasasızdı, emin yerdi dağlarım.
Ne oldu bilemedim, ben bunu dilemedim,
Mazi oldu o günler, o muhteşem çağlarım
….
Vahşet, zulüm ve ölüm, kol gezmekte her
an,
Anlatılmaz bir dram, buralarda yaşanan.
Yarkent, Hoten, Aksu’dan, İli
deryalarından,
Yıllardır su yerine, akıp durmaktadır kan.
Silinmek isteniyor, sinemden Allah boyası,
Kazınmak isteniyor, bedenden Türklük
oyası,
Mümkün değil Çinlinin gaddarlığa doyası,
Bürümüş gözlerini, sadece vahşet ve kan.
Ben kıyamdayım bunu bil, diz çökmedim,
çökmem de,
İşgalci zalimlere, yaş dökmedim, dökmem
de,
Yüreğimde imanın, hiç sökmedim, sökmem
de,
Feda olsun vatana, akıttığım bunca kan.
Türklerin kadim yurdu, Türkistan’ın
doğusu,
Doğu Türkistan adı, Sincan değil doğrusu.
Gece karanlık ama bu kıyam var oldukça,
Yakın hem de çok yakın, Türkistan’ın
doğuşu.
Bil
bu gerçeği, bil de sakın ha, Sincan deme.
Bu
toprak kadim vatan, adı da TÜRKİSTAN.