Gün çekildi geceye,
artık güneşim soldu,
Kapattım penceremi, vakit hayli geç oldu.
Yorgun ama neşeli, yudumlarken çayımı,
Sanki üşürmüş gibi, içim ürperti doldu.
Gizli saklı anılar, sır kapımı çaldılar,
Gelip tam da karşımda, yerlerini aldılar.
Ne gençlik, ne ilk sevda, ne de mahremim kaldı,
Koskoca bir hayatın, hesabına daldılar.
Zaman ilerledikçe, sohbet fazla gerildi,
Ne kadar günah varsa, ortalığa serildi.
Tartışmalar sonunda, bir mahkeme kuruldu,
Hâkimlik görevi de vicdanıma verildi.
Akıl savcı kesildi, olmuş hukuk âlimi,
Cezalandırın diyor, affetmeyin zalimi.
İnsafını yitirmiş, pek haşin davranıyor,
Benden değilmiş gibi, anlamıyor halimi.
Hüküm vermek üzere, hâkim dosyaya dalmış,
Savcı kendinden emin, kazanmakla ün salmış.
Çaresiz kalakaldım, hep aleyhte deliller,
Yüreğim daralmakta, artık umutsuz kalmış.
Birden herkes irkildi, bu ses de neyin nesi?
Sanki muştular saçan, bir nefeste ney sesi.
Vakit sabaha durmuş, “Hayyalel felah” diyor,
Yırtılıyor bir anda, kâbusumun perdesi.
Kan ter içinde kalktım, halim bitkin ve harap,
Düşecekti bahtıma, dayanılmaz bir azap.
Şükür, gerçek değilmiş, açık tövbe kapısı,
Sen Rahman ve Rahimsin, affeyle beni ya Rab.
Hulusi Şentürk