Anlamsızlığın anlam arz
ettiği ömrün kıyısından soluklandığım şu cümlenin girizgâhında sadece merhaba
demek istedim.
İsteyip çoğu şeyi yine
anlamsız addedileceğini bile bile anlam olmaya çalışmak aslında mütevellit iken
sahibi olduğuna hala inanamadığım hayatımın.
Bana ait olduğu hala
beni eşrafı olarak düşünen dünya halkı belki de çekişmekte olduğum gibi yanlış
bir kanıya varmışlarken.
Ne gam, demek gelse de
içimden ben yine de saygıda kusur etmeyip veriyorum selamımı ve paylaşıyorum
tüm muhalif sanrılarımı sakıncalı olduğuna nail olmanın verdiği o izlek iken
mahremiyetini gölgeleyen hayatımın ki bana ait olmadığını biliyorum artık.
Bedenimle, ruhumla ve
sabit değişken iken denklemin sağ ve sol tarafındaki bütünlük hala bir bütüne
tekabül etmeyen o değişken sancılarım esir almış kâh zihnimi kâh ruhumu yine de
hiçbir dermanı yok bu yokluğumun ve yoksun kılınan iken her halükarda.
Sözüm sana ya da ona
aslında herkese demem gerekse de tüm derdim yine ben’le ilintili.
Tüm kavgam ve tüm
kaygım hatta bitimsiz korkular yatağın başucundaki lamba kadar sönük iken
öncesinde gittikçe koyulan bir evren.
Yadsıyamayacağım kadar
olumsuzluk hele ki yaftalanmayı da müdahil ettim mi soruyorum son soruyu: Kimim
ben ya siz?
Kendimi çözümleme
aşamam henüz tamamlanmamışken bir de gelmiş tek tek sorgulanıyorum sayısız
gölge nezdinde. Oysaki onları ben ilk günden beri hep sevmiştim. Saygıyı da
ekledik mi nasıl işkillenmem?
İnsanlar ne bir
rakamdan ibaret ne de tek bir isimden her ne kadar ayrı ayrı kodlanmış olsak da
harf ve sözcük öbeğince.
Mesela ben seçmedim o
harf öbeğini insanlar sürekli ismimde eksiltilerle çıkarken karşıma. Kimseye de
bir direktif vermedim üstelik soluklanırken anne rahminde. Koşullanmamıştım
hatta konuşlandığım ilk yer de değildi üstelik dokuz ayı tamamlayıp merhaba
demişken dünyaya. Yüzüme yediğim ilk şaplak daha dün gibi aklımda. Nasıl da
yanmıştı canım. Nasıl kederlenmiştim ve sanmıştım ki ilk ve son olacak. Basit
bir edimdi oysa karşımdaki pişkin pişkin sırıtırken. Bilemedim ruhuma yiyeceğim
şaplak sayısı daha geçirgen ve daha somut olacak. Geçiniz efendim. Neyi
ispatlayabildim ki şu ahir ömrümde. Varsa yoksa afalladığım insan yığınları bir
araya geldikçe kuvvetlerini arttıran. Etim budum neydi de koruyacaktım kendimi.
Fiziksel hiçbir şiddet
uygulanmasa da ruhum hep tortu bıraktı gün ertesi.
Çöreklendi umutsuzluk
paye biçemez iken eloğlu.
Adlar değişti ve
bedenler ama ruhlar hep aynı kaldı o belirsizlikte.
Muaf tutulduğum dünyalarda
bir çalıp bin söylediler. Bir duyup bin inkâr ettiler.
Gözden düşen miydi
yaşadıkları o hegemonya yoksa gözden çıkardıkları sefil varlığım mıydı dertop
olmuş.
Sinekkaydı traşları ile
ahkâm kesti salon erkekleri.
Asaleti taşıdıklarına
kani olan kadınlar seğirtti bir kucaktan diğerine.
Bir imza ile
tescillendi birliktelikler her ne kadar gözlerini alamasalar da şehvetten ve
ihtirastan.
Üç kişiden ibaret insan
toplulukları ikiye düştü mü bol bol çınlatıyordu gidenin kulaklarını.
Sonra ne mi oldu…
Hiçbir şey sadece bana öğretilenle iştigal ettim ömür boyu kısaca sadece sustum
çünkü mahkûmdum susmaya.
Ya, ben kimdim ve hangi
sıfatla bulunuyordum aralarında?
Bırakınız aralarında
olmayı etrafta bile değildim ki.
Ve çöreklendi yeniden
hibeli yalnızlığım ve kıdemli tutarsızlıkları insan topluluklarının.
Ben hep ben oldum ama
başkaları hep farklı kimliklere büründü diğerlerinin nazarında kabul görmek
adına.
İstifli cümleler alay
alay seğirtti. Alaylar ayyuka çıktı.
Sebepsizdim ama her
nasılsa sebepleri vardı kendilerince.
Çıkar gütmüyordum lakin
amaçları farklı bir güzergâhta hedefe ilerliyordu.
Aşk vardı bir zamanlar.
Âşıklar vardı aşkına
sahip çıkan.
Ve adamlar vardı aşkı
yaftalayan, kadını hor gören.
Kadınlar vardı
kadınlardan haz etmeyen.
Kısaca insanlar vardı
ve hep de var olacaktı ben tekil kimliğimle bir köşede usulca beklerken minik
bir tebessümü.
Sancıları vardı
benliğimin sanrılara kanmış.
Zimmetliydim evrene ama
bilemedim ki bir düşmüş.
Sevdaya kılıf biçtiler.
Nemalandı aşk. Ve
dostluk zora koştu herkesi. Zordu sevmek ne de olsa.
Oysa ne basit bir
edimdi sevmek.
Yetmedi lakin ve
yetmeyecekti de.