Gece sarıp sarmaladığında
günü,
Başlar
evimde vuslat düğünü.
Önce
şavkın vurur pencereme;
Dalgalanır,
coşarım.
Açmak
için perdeyi,
Hemen
cama koşarım.
Süzülüp
gelir, sararsın beni,
Sevda
çöllerine atarsın beni,
Hasretin
narı yetmezmiş gibi,
Bakar
gözlerime, yakarsın beni.
Alıp
dizlerine yorgun başımı,
Bir
elinle silerken gözüm yaşını,
Diğer
elinle okşayıp da saçımı,
Uyku
deryasına salarsın beni.
Sabah
olup kalktığımda,
Seni arar
gözlerim.
Seslenirim
cevap gelmez,
Boşa
düşer sözlerim.
Bilmiyorum
ki neden,
Ben
uyurken erkenden,
Veda bile
etmeden,
Gidiyorsun
güzelim.
Oysa bir
sabah, sadece bir sabah;
Bu kadar
erken gitmesen!
Sen
uykunun kollarında,
Peri
masalındaki güzel gibi uyurken,
Ben
sessizce kalksam,
Önce
seyretsem doyasıya;
Ve sonra
Bir buse
kondurup alnına,
Fısıldasam
kulağına.
Sadece
ama sadece bir sabah,
Görebilsem;
Hayal
görüyorsun diye gülenlere,
Bir de
ben gülebilsem.