Tanımsız, asılsız,
sırasız ve kıtasız söz öbekleri ile donatılmış iken başımdaki hale eşrafın
muhteviyatı farklı analizleri en yakını uzak ve en anlamsızı anlamlı kılan.
Silik ruhların
gözetiminde et parçaları aslında bedenler.
Bedensiz ruhlar ahkâm
keserken sersem sepelek istifliyorum tüm ithamları.
Yargısı da yergisi de
asılsız muğlâk suretlerin. Hangi iklimi istersem onu yaşarım bunca ikilem yüklü
donatılarla muhatap olmuşken.
Tek kaygım var sadece
tek: Bir med-cezirin ortasında peyda oluyor duygularım ve eriştiğim rabıta
hangisi ise odaklıyorum gönül gözümü en tepeye çünkü tüm kaygım O’nun ile
kurduğum iletişimin sekteye uğramaması.
Kimlikler sadece
teferruat. Sorgular sadece zafiyet göstergesi.
Belki bir mumum belki
bir yangın.
Sizce tek ben miyim
hayata vurgun?
Güldüğüm cümlelerim var
için için.
Ağlatan hüzünlerim var
zaman zaman.
Neyin doğru neyin
yanlış olduğunu mademki biliyorum bir tek ben miyim yolunu kaybetmeyen?
İyi bir insan olmak mı
yoksa iyi bir yazar olmak mı?(Alıntı)
İddia edeceğim ne
olabilir ki şu hayatta bir fani olmanın dışında. Yine de istemek neye odaklı
ise maneviyat yürekten dilemek.
Bana mal edilen ne çok
cümle ne çok çözelti dipteki tortuya karışmış ve ruhların bulanıklığını yüzeye
yansıtan.
Kaçıncı mevsim yağmurlar
kesildiğinden beri.
Kaçıncı hüküm günü
yitik döngünün dengesiz seyri.
Kırıntılar dökülmekte
mütemadiyen. Yetmedi mi avuç avuç serpiyorum ardımdan. Elimde değil ki tüm
değişkenliğime rağmen taviz vermediğim topu topu üç beş mefhum.
Kilidini dün kırdım
kapımın ve geçirgen bir pencere inşa ettim adam boyu üstelik. Geçit vermediğim
herkese açtım gönül odamı zira yeni bir ben yarattılar ölü düşlerden. Ben de
ölüydüm zaten öncesinde sadece nefes aldığına kani bir beden.
Ruhum hepten uyuşuktu,
mizacım donuk ve keyfe keder yaşayıp gidiyordum tabii ki yaşamak denirse buna.
Sitemdi bir zamanlar
adlandıramadığım ve uzaktım dünyadan, gezgin bir göktaşı amaçsız, seyri kayıp
nereye konuşlanacağını bilmeden düzmece bir dünyanın satır aralarında
gelişigüzel bir şarkıya ahenk vermeye çalışan. Ne çok imge saklıydı bilmediğim
şarkılarda ve ne çok tortu birikmişti ruhumun en dibine. Kayıp bir ruhtu
besbelli bir o kadar ürkek yine de saydamlığını hiçbir şeye değişmeyen.
Kayıplarım sığmaz yere
göğe ama unuttum unutalı, yeni sığınağımda mutlu mesut yaşıyorum. Makamı ne
olursa olsun sayısız şarkının müptelasıyım içinde ben içimde yine ben ve bana
dair ne çok imge.
Devrik günler hükmünü
yitirdiğinden beri sayısız ayraçla ve attığım o şekilsiz paraflarla ‘’yeni bir ben’’
olma telaşı içerisindeyim.
Geçmişin tüm o bağnaz
ritüelleri hala ket vurmakta özgür ve bakir ruhumun izbe ve sığıntı
muhalefetine.
Çok uzağındayım
nefretin ve kinin ki o kini beslemem için ne çok gerekçe var. Sadece önüme
bakıyorum ara sıra fısıldasa da uzaklardan onca hatırat beni benden eden,
duymuyorum ne de izin veriyorum beni ayartmasına zira aynı hataya düşmeye hiç
niyetim yok.
Edilgen varlıklarıyla
önde yer kapmaya çalışan insan yığını bir adım önümde adlandıramadığım bir
öfkeyle yapışmışlar kulağıma. Acısa da canım acıtamazlar benim beni acıttığım
kadar.
Alı al moru mor peyda
oldu nice bilinmez varlık. Neye tekabül ettiğini dahi bilmediğim ne çok dürtü.
Bağlamaz beni hiç biri ve her ne kadar kolay bağlansam da sevdaya tutuyorum
kendimi büyük bir azimle ve yükleniyorum kalemime, canhıraş bağırıyorum:’’Sakın
ha sakın beni terk etme.’’
Vazgeçmeli miyim…
Hiç sanmıyorum ya da
küsmeli miyim
Kendime ya da
kelimelere
Can bulduğum şu âlemde
Başıboş gezerken onca
külfete rağmen
Sır bildiğin hayallere
Kavuşamama ihtimaline
Rağmen ne güzel oysa
İnanmak, doğmak yeni
güne
Varsın izbelerde
saklansın vazgeçemediğim ne ise
En sevdiğim oysa
O aydınlık çocuk yanım.
Bin bir zahmetle
eriştim bu günlere
Onca çer çöp ve kire
rağmen
Yitmedim, yitemezdim
Bil ki; emir büyük
yerden.
Dokunurken usul usul
Nasıl nasıl engin
içimde biriktirdiğim.
Sürdükçe ömür dediğin
Sussa da zaman zaman şu
dilim
Sığınağım her daim.
Giden çoktan gitti ve
sahip olduğum o üç beş mefhumdan biri şu sefil kalem en az benim kadar ve bir o
kadar sakil. Ama öylesine derin bir gönül ilişkisi var ki aramızda bu sefer
izin vermeyeceğim hazin bir sona. Lakin mecburum ve yemin ettim.
Tılsımı da büyüsü de
bana özel, tadı damağımda kelime deryasının ve hicap ettiğim o çökük yanımdan
hiçbir iz kalmadı dünden beri.
Dünden öncesi yok.
Bugünden sonrası ile
hevesle kucaklanmayı beklemekte tarafımca.
Yarından sonrasını
bilemem, gerisi Allah kerim.