- ve dedik ki zannetmektir bazen yaşamak zannedip kanmak yalanlara dahî kanamak gerçeklere fütûrsuz...
..
- koca bir karanlığın ışığını arayan küçük insanlarıydık gün yetmedi bize, ay yetmedi sığındık kaygılara ömür miktarı yargılara gömüldük ki denedik ! uyanamadık düşümüze giren flu kâbustan yalvardık dileklerimize götürsünler bizi o yüksek yüksek tepelerin ardındaki cennete ya da o cenneti getirsinler içimize diye âğıtları mühreledik itinâlı olmadı
sonra baktık görmeden aldandık suizân besteledik kemiği olmayan dilin söylencelerine inandık sanrılara kirlendik keyiflice
öğrendik istemek nâfile bir köşede koşmalı taşlı yollardan nefessiz kalana dek vadi kelebekleri canlanmalı içinde yoruldukça düştükçe annen kaldırmalı seni cennetinden temel atmalı aklına bacasında huzur tüten bir dünya
bir zılgıt esir aldı dilimizi ardından d’öğündük canlı cesetlerimizle ölçemedik öfkemizden değeri alındıkça sevinilen elma şekeriydi nefes keza yaşamsa küllî muamma bizler som kâbusta rüyâ bireyleriydik u’yanana dek hayata...
- ve anladık biz hâlâ yeni günâhlar keşfedip yaşayan ölü’yüz miskin son duâ Tanrı bizi diriltsin...
( Mühreli Âğıt başlıklı yazı Nar-ı Çiçek tarafından 25.10.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.