Anadolu Üniversitesindeki olayları soruşturan emniyet mensupları olayların başlamasıyla ilgili olarak Cemal’inkiyle birlikte birçok isime kolayca ulaşmışlardı; bunlardan firarda olan Ali İhsan ve Metin’in dışında elliden fazla kişi gözaltına alınarak Emniyet Müdürlüğünde sorgulanmaya götürülmüşlerdi. Büyükçe bir salonda ayakta bekletilen sağcı ve solcu öğrenciler kavga etmeden, ama birbirlerine kinayeli bakışlar yollayarak, yan yana sorgu odasına ifade vermeye götürülmeyi bekliyorlardı.

Sorgusu bitenler kelepçelenmiş vaziyette, bir polis memurunun nezaretinde, İl Emniyet Müdürlüğü binasının hemen bitişiğindeki adliye binasına götürülüp cumhuriyet savcısının karşısına çıkartılıyordu. Cumhuriyet savcısı getirilip önüne bırakılan evraklardan kafasını kaldırmaksızın yeni bir sorgulama yapıyor, sonra da sorgulamasını tamamladığı öğrenciyi aynı polisin nezaretinde adli tıbba yolluyordu. Adli tıptaki baştan savma muayeneden sonra ise her öğrenci götürülüp, toplu vaziyette nöbetçi hakime çıkartılmak üzere, İl Emniyet Müdürlüğündeki bir başka salonda bekletiliyorlardı.

Bu sıkıcı prosedür işletilirken T.B.M.M.’deki çalışma odasındaki sekreteri, milletvekili Celal Kabaloğlu’na evindeki bir telefonla ulaşarak, “Eskişehir İl Başkanımız, oğlunuz Cemal’in okulundaki öğrenci olaylarından sonra mahkemeye çıkartılmak üzere Eskişehir Emniyet Müdürlüğünde gözaltında tutulduğunu bildirdi efendim,” dedi.

Celal Kabaloğlu soğukkanlılıkla, haber verdiği için sekreterine teşekkür ederek telefonunu kapattı.

Nihayet, Cemal’in Eskişehir Emniyet Müdürlüğündeki sorgulamasına sıra gelebilmişti.

Daktilo başındaki bir polis memuru, masası önündeki sandalyeye oturtulan Cemal’e hiçbir şey sormadan, daktilosuna takılı dosya kağıtlarına bir şeyler yazdı. Yazısını tamamladıktan sonra da, daktilosundan çekip çıkarttığı aralarına karbon kağıdı dizili dosya kağıtlarını dağılmamalarına özen göstererek Cemal’in önüne koydu. Sertçe bir sesle, “İsminin yazılı olduğu yeri imzala!”diye emretti.

Cemal, kendisine olanları anlattırmadan yazılmış olan hikayeyi merak ederek okumaya başladı.

Polis memuru yazılanları okuyarak kendisine vakit kaybettiren oğlana kinayeli bakarak onun yazıyı imzalamasını bekledi.

Cemal, yazıyı okuyup bitirdikten sonra, polis memuruna, “vallaha aynen yazdığınız gibi oldu, memur bey. Benim hiçbir kabahatim ve de suçum yoktur,” diyerek memnun, isminin yazılı olduğu yeri imzaladı.

Polis memuru, “Tamamdır, uzatma,”diye söylenerek yazılı evrakları bir maphenin boş sayfasına sokuşturdu. “Buradan, Emniyet Müdürümüzün makamına çıkacaksın. Seni bekliyor.”

Cemal oturduğu sandalyeden doğrulurken, “makamı nerede?” diye sordu.

“Bir üst katta. Memur arkadaş götürecek seni…”dedikten sonra yan taraftaki masadan hareketlenen polis memuruna, “delikanlının işi tamam. Götürebilirsin…” dedi.

Diğer polis memuru yanına aldığı Cemal ile birlikte odadan çıktılar.

Üst kata çıkan merdivenlerde yürüyerek İl Emniyet Müdürünün makamına ulaştılar. Makamdaki Özel Kalem Müdürü, “müdür bey, telefonda bakan beyle görüşüyor,” dedikten sonra onlara biraz beklemelerini söyledi.

İl Emniyet Müdürü, ayakta, adeta hazır ol vaziyetinde durarak konuşuyordu telefondaki içişleri bakanıyla. Nihayet, “Başüstüne sayın bakanım. Merak buyurmayınız siz…” diyerek telefonu kapattı. Odasının kapısına giderek açtı, dışarıda bekletilen Cemal’in içeri gelmesini işaret ettikten sonra makam koltuğuna döndü. İçeri gelen Cemal’e, kapıyı iyice örtmesini söyledikten sonra masası önündeki koltukları gösterdi.

“Geçin şöyle, oturun…”

Cemal, gösterilen yere soğukkanlılıkla geçti oturdu.
İl Emniyet Müdürü, “bak delikanlı, kısa keseceğim,”dedi. “Sen, bu ilde bizlere emanetsin. Onun için başını derde sokacak hadiselerden uzak durmalısın. Yok uzak duramıyor musun? O vakit geleceksin bana, şu şu sıkıntım var müdür bey diyeceksin, yardımcı olacağız. Tamam mı?”

“Tamam müdür bey.”

“Şimdilik, bugünkü olaylarla bir ilişiğin olmadığı anlaşıldığından seni savcılığa yollamadan, direkt buradan salıveriyorum. Kimseyle, bir şey konuşmadan, görüşmeden, doğruca evine git. Tamam mı?”

“Tamam müdür bey.”

Emniyet müdürü az önce girdiği kapıyı gösterirken, “haydi bakalım, göreyim seni,” diyerek gitmesini işaret etti.

“Teşekkür ederim müdür bey!”

Cemal, emniyet müdürlüğü binasından elini kolunu sallayarak çıktı gitti.

*

( Mevsim Gülbahar - Gözaltı başlıklı yazı AliKemal tarafından 9.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu