*
Bora Kavak, kantin içinde şevkle çalışmaktaydı. Kantin adeta çiçek gibiydi. Kantinde çalışmaya başladığı günden bu yana, cezaevindeki mahkumların hemen hepsiyle tanışmıştı. Apo dayının itirazlarına rağmen, muhtaç olan hemen herkesin yardımına koşmadan edemiyordu. Bu huyu onu çok sevilen bir adam haline getirmişti.
Karısına devamlı mektup yazan Bayram kantinin küçük penceresine yanaştı, içeri seslendi. “Ben bi dosya kağıdı alayım Apo dayı.”
Kantinci Apo, istenilen dosya kağıdını verirken, “Hayırdır yeğenim? Mektup mu yazacaksın gene?” diye sordu. 
Bayram, gene boynunu bükerek, “Bizimkilere... Bir haber çıkıverse...” dedi. 
“Daha geçen gün yazdın. O ellerine yenice geçmiştir. Sabırlı ol az...”
Bora Kavak, Bayram’a, “Dayı! Bir dilekçe yazaraktan bilgi istesen ya,” diyerek laf attı.
Bayram, şaşırdı. “Dilekçe mi? O ne ki? Ben yazmaktayım işte... Hep yazıyom ama, cevap yok,” diye mırıldanarak kantinin önünden uzaklaşmaya başladı ki, 
Bora Kavak, fırladı, kapıyı açıp adama seslendi. “Dayı! Gel hele, gel!” 
Adam kantinin kapısına gelmişti. Bora Kavak, adamı içeri aldı. “Gir içeri! Ben yazıvereyim sana bir dilekçe de, çoluk çocuğundan haber getirsinler sana.”
Kantinci Apo, Bora Kavak’ın adamı içeri sorgusuz sualsiz almasına bozularak baktıysa da adamın yanında bir şey demedi. 
Bayram, “Nasıl olacak o?” diye sordu.
“Polis bilgi edinir, sana mektupla bilgi verir.”
“Olur mu öyle?”
“Olur, olur...”
Bayram, şaşkındı. “Ne yazılır... Dilekçe dediğin şeye ne yazacağım?”
Bora Kavak, “Ben yazıveririm sana,” diyerek adamın elindeki kağıdı aldı.
Kantinci Apo, müdahale ederek, “Tamam ama, iki buçuk lira vermen gerekir yazıvermesi için,” dedi. 
Bora Kavak, onun bu talebine şaşkınlıkla bakakaldı. 
Bayram, “Çok değil mi ?” diye sordu. 
“Çok değil, değil... O da üç kuruş yolunu bulsun...”
Bayram, “Öyle olsun madem. Yazsın,” dedi. 
Bora Kavak’ın bir dilekçe yazarak para kazanmak fikri hoşuna gitmişti. “Karının, çocuklarının kimlik bilgileri, sonra adres bilgileri lazım olacak... Otur şöyle karşıma da, ben sordukça cevap ver.”
“Veririm.”
Adam onun gösterdiği yere otururken Bora Kavak da kağıdı kalemi önüne alıp dilekçeyi yazmaya başladı. 
...
Bora Kavak, kantinde günlük işleri yaparken, Bayram gülücükler saçarak geldi. Elinde resmi bir yazı vardı. “Senin dilekçeye cevap geldi Bora kardaş!”
Bora Kavak, “Gözün aydın! Karınla, çocuklarını bulmuşlar mı?” dedi. 
Bayram, “He...” dedi; “Ağrı’ya götürmüş kayın peder.”
“Ankara’ da değil miydi evin?”
“Boşaltmışlar orayı.”
“Senin yazdığın mektuplar onun için geçmiyormuş ellerine, demek ki!”
“He!”
“İyi bakalım. Sevindim.”
“Sağol kardaş! Allah senden razı olsun!”
“Cem-i cümlemizden.”
Kantinci Apo, bulunduğu yerden lafa karıştı. “Hadi bakalım, sizin krolardan dilekçe yazdıracak müşteriler yolla Bora kardaşına!. Bak, görüyorsun, onun yazdığı dilekçeler sihirli, sihirli...”
Bayram, “He... Yollarım Apo dayı,” diyerek gitti. 
*
( Mevsim Gülbahar - Yardımsever Bora başlıklı yazı AliKemal tarafından 16.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu