Irgat bir düşe rast
geldim günün tam da ortasında
Ve kapamadan gözlerimi
yitip gitti gün ışığı,
Hacizli bir neşeyi
payidar kılan bir çiçek bahçesine
Düştü yolum kifayetsiz
bir sızıya denk gelmişken
Mihrabı yâd eden bir
aşkın satır arası telaşı
Şu olmazın oluru anlık
serkeş tınısı.
Gölgelenmiş bir aşkın
mizacına ters düşmekse
Kaderin birincil
işlevi, sustum,
Delirdim, devindim yeri
geldi sığındım
En ücrada varlığım,
Kimine göre varlıksız
bir kıtanın
Görünmez kıyısı,
arkamda bıraktığım
Ne çok çakıl taşı, ne
çok gözyaşı.
Hicap edilesi bir aşk
iken meftun olunası,
Devranda huşunun tek
merci değil mi
Şu kırık yürekte ne
varsa saklı,
Görünmez bir elin
tersiyle itelediğim yaşların isyanına
Rast gelmiş bir kez
Adı olmayan bir
tesellide yüz görümü
Bir mutluluk heybemde
tıkış tıkış.
Aksanı yitik bir
lehçeye tabi olduğum,
Kırık kanatlı kuşların
nöbete durduğu sahiller
Kadar uzağında karanın,
Karalandıkça beyaza
çalan akçıl yarınlarım.
Gönüldü sırdaş ve hazin
bir öfke,
Çaldırdıklarının
kıskacında yüzü dönük bir hüzün
Bir günün tesellisi,
Bir gülün nefsinde
saklı o revnak dokunuş;
Hutbelerin çeperinde,
Yerli yersiz
gözyaşlarında:
Hele ki aczi benliğin;
Belli belirsiz bir
dokunuş
Yetmedi nüktedan bir
serzeniş iken
Kelamı hacizli yüreğin.
Kayıtsız tekelinde
saklı bir hezeyan kadar asılsız
Hayli de düşkün bir
yürek iken sevgiye,
Oldu mu şimdi,
Yitip gittin niye?
Sonsuz bir yontunun en
karanlık istikbali,
Gönülsüz o atlas
yorganın
En sıcak dokunuşu
yüreğe, hanidir
Yitenlerin nezdinde
Söylerken son sözü.
Yine de muktedir
sevgiye fazlasıyla kırık
Bir rotanın endamı iken
yoldan çıkmış
Dirayeti yitik
sakıncalı imgelerin.
Hayli nazlıyım hayli
yorgun
Ve hayli ölgün bir
ömrün nezdinde,
Vakur bir dokunuş yeter
ki
Gönül koyma son
hutbeye:
İçinde saklısın asılsız
olmadığını bilmesen de
Nüktedan bir kıyam
bizimki
Rağbet olsa nur yağardı
Esrikli aklımın indinde
Ve son bir serzeniş
yitip gitmeden gün
Hatta sakıncalı bir
bukle,
Kıdemsiz gölgelerin
nazarında
En yalıtılmış yine de
ararken dengimi
Ve haykırırken
kaybettiğim vakur gölgemi.