Günlük bir telaşı
hürmet bilip, çömeldiğim yerin dokusunda, istiflediklerimi bir kenara
bırakamazken, elim kolum bağlı kala kalıyorum; ansız ve rütbesiz bir nöbette
soluklandığım gayri meşru bir imge iken tehir etmekle yükümlü kılındığım.
Sebebi olmayan olaylar
ve sona ermeyen nice hikâye…
Hikâye olmaktan öteye
gitmeyen ve çalıntı kahramanlarını bir günceye tıkıştırıp, sığdırdığım düşlerin
çeperinde hazin bir sona meyleden nasıl da kâfir bir sancı.
Yalıtılmışlıktan da öte
hatta bir gıybete riayet eden bir alay insan iken; alayları ayyuka çıkan ve
nasıl da çetrefilli bir zihniyet barındıkları ya da kolladıkları o melun
isyanlarda, tüketilmişlikleri kadar türetemedikleri sevgi iken nasiplenmekle
mükellef kılındığım yine de tehir edemediğim o pervasız sonun bir kıstas
olmasından ziyade sebep-sonuç ilişkisini kuramazken imtiyaz sahibi o yenilgi
yüklü gönülsüz ve çapulcu imgeler…
Bir nidadan öteye
geçmeyi bırakın, bir sureti bile olmayan…
Kesilen bir ahkâmı
rahmet bilip, kıstırıldığım bir köşe başı paragrafta, ısrarla söylediğim aynı
tekerleme. Belli ki düş pazarı yalnızlığım bir o kadar tehir edemediğim ama her
nasılsa anbean yaklaştığım…
Durağan bir ömrün
lehçesinde ne çok anlamsızlık ve nüktedan bir fısıltıdan güne düşen en cesur
tümce: ‘’Sevmekle mükellefim.’’
Çoğalttığım üzünçlerim,
yeknesak mutlak sorgularım ve ansızın değere binen bir ömrün tekerinde kısılı
kaldığım yine de görmekten imtina ettiğim ve her nasılsa seyrine doyamadığım…
Alabildiğine pervasızım
bu gece ve alabildiğine hüzün baz bir ömrü yad ediyorum her bir katresi gizem
yüklü ve aşka müebbet bir ömrün çalıntı seferinde kaçak bir yolcuyum her
halükarda yüce Yaradan’ın bana armağan ettiği o demli külfeti rahmet bilip,
konuşlandığım hangi gönül ise, ısrarla söylüyorum o pervasız ve nüktedan sevi
dilinden arda kalan hangi münafık aşk ise yüreğimde saklı tuttuğum.
Önsezilerim buyurgan ve
asla da çalıntı bir mizacı yok doğrusu.
Kırılgan ve nazenin bir
yürek sesi iken, çarpıtılan hangi rahvan gölge ise, rast gelmektense buyur
ediyorum en asil köşesine o kaygan gönlün, aldatı yüklü nefislerden çaldığı bir
gıdım mutluluk iken peyder pey nasiplensem de tüm külfeti yine buyur ediyorum
en aykırı sureti belki de, yalnızlığın boykot ettiği o mutlak sevinçlerde saklı
tuttuğum.
Çaldığım hiçbir şarkı
yok son zamanlarda ve tükettiğim ya da türetmekle sorumlu kılındığım. Kısaca
edilgen ve sıkılgan bir gönül kadar da sıdkı sıyrılmış ama her nasılsa sevmeyi
ertelemediğim her gönlü yoldaş bildiğim.
Dökümü ruhun yine
sevgiye dair.
Kırsalı ömrün sadece
tevafuktan ibaret.
Gönüllü gönülsüz tüm
düşkünlüğüm, dünden miras çocuk sevinçlerimin o doğurgan tarlasında türettiğim
sevgi balyaları kadar hayatı muteber kılan ve hazin bir teselli olsa da tüm
çöküşlerim, beklediğim atıl sevgilerden nasiplenmeyi bir ömür beklediğim ve
asla da ertelemeyeceğim.