Hiçliğimde saklısın ve
nadiren kesişmişken yolum,
Dirayetime sığındığım
bir şarkıdan ibaretim aslında:
Gölgeli beyanatları var
her canlının,
Kekremsi bir tat belki
de ölmezden önce.
Ve öldüğüm her gece
teslim olduğum,
Sürç-ü lisan eylediğim
her makalede
Defolu yüreğimin ve
kırık bir kalemin
Kurumazdan önce
mürekkebi ve gözyaşı.
Bir tokatta saklı yine,
beşerin öfkesi:
Sağalttığım her acıda
denk düştüğüm
Ve çaprazında o
bilinmezin:
Kâh düne dair kâh an’a
sığınıp da unuttuğum
Dünden yadigâr kırık
yine üç beş hece.
Koca bir safsata,
yenilgiye uğramak
Yetmedi bilumum gölgeye
rağbet eden nefsi
Yitip giden hüzünlerin.
Yine de soluduğum bir
güncenin boş sayfasına
Döktüğüm o hezeyan ve gözyaşı,
Kurumasını beklemeden
ıslandığım değil mi,
Hakkın rahmeti?
İbaretim aslında ve tek
ihanetim:
Kendime dair bilip
bilmediğim.
Korumalıyım ama
koruyamadığım
Hele ki o masum sevdaya
delalet içimdeki asalet,
Görmeden görmeye vakıf
olduğum
Nice sırdan arda kalan
O gölgeli isyanlara
sığdırdıkları kefaret
Ve aslolan gerçekleri
soyup içinde yok olduğum
O sarnıcın dibindeki
tortuya denk.
Vazifem yaşamaktan öte
aslında,
Dokunduğum her duyguda
defalarca kaybolduğum,
Haznesi nasıl ki geniş
Hakkın,
Olmaz mı bir sureti aşk
denen esaretin.