Sıradanlığından öte
kelamın derman olduğu
En nüktedan
hükümranlığı
Ki cellâdı imgelerin,
Hayli tehditvari bir
günceden devraldığım,
Farkındalığından
nasiplenip de
Gölgelerin efkârında
demlenen şu yaş yüklü yas’ı
Görmezden gelmenden çok
öte.
Bir solukta raks eden
en derin hezeyan,
Kulakta kulağa yayılan,
varlığından ziyade
Yoksunluğuna müptela.
Gönülsüz sırlarda
verdiğim kayıplar;
Zimmetli bir ömrün
mihrakı işte,
Şu sakil bakışlardan
arda kalan
En rahvan belki de
muktedir kayıtsızlığın izleğinde
Boş bir nükte, devrik
yüreğin haznesine
Kopçaladığım yine de
kaybetmekten geri duramadığım.
Sözlerde mecazi ve fani
gölgeler,
Sahibinden öte
sahipsizliğin çemberinde,
Yitip giden kayıtsız
bir maruzat,
Görüp göreceğin en
pejmürde darbe:
Bir kış akşamı yağan
karın hezimetinde yitip giden,
Aldatıcı kış güneşine
varlığımı siper eden.
Belli ki yitip
gitmelerin tecellisi,
Adı olmasa da hibe
ettiğim gönlün okuduğu son hutbe:
Yine aşk yine özlem,
demekse akla zarar,
Pervane misali
dönendiğim ateşin en yakıcı seyri
O içine düştüğüm huzme.