Son iki
üç yıl içerisinde engellilerin özellikle de herhangi bir işe girip de
çalışamayan ve herhangi bir sosyal güvencesi bulunmayan engellilerin yaşadığı
en büyük sorunlardan bir tanesi 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş, Muhtaç, Güçsüz
ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile faydalanarak
üç ayda bir almış oldukları engelli aylığı denilen sosyal yardım haklarının
ellerinden alınmasıyla yaşanmaktadır.
1976
yılında dönemin hükümeti tarafından çıkarılan 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş,
Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun
ile en az yüzde 40 engelliliği olan ve herhangi bir sosyal güvencesi bulunmayan
her engelliye üç ayda bir engelli aylığı verilirken son yıllarda çıkarılan bazı
kanun değişiklikleriyle bu haktan faydalanan binlerce engellinin aylıkları
kesintilere uğramaya başlamıştı.
2022
sayılı Kanun ile maddi durumu iyi olmayan ve herhangi bir sosyal güvencesi
bulunmayan engellilere bağlanan engelli aylığı da denilen sosyal yardımlardaki
sorunun temelinde ise yapılan yasa değişiklikleriyle engelli kişinin gelirine
bakılmaksızın hane halkı içerisinde yaşayan tüm aile bireylerinin gelirlerinin
toplamının dikkate alınmasıyla yaşanmaya başlanmıştı. Yani bir engellinin yaşadığı
hane içerisinde kaç kişi yaşıyorsa hepsinin geliri toplanarak elde edilen sonuç
asgari ücretin üçte birinden 1 lira dahi yüksek olduğu takdirde engellinin
sosyal yardımı iptal edilerek kesilmektedir.
Bu
sorunla ilgili 2015 yılının ilk günlerinde tüm yurt genelinde toplam 171 adet engelli
derneği ortak hareket ederek soruna çözüm getirilmesi amacıyla yasa değişikliği
taslağı hazırlanmıştı. Daha sonra 4 Şubat 2015 tarihinde 171 adet engelli
derneği adına bir grup temsilci Ankara’da TBMM’ne giderek mecliste grubu
bulunan AK Parti, CHP, MHP ve HDP partisinin grup başkan vekilleriyle, farklı
siyasi parti milletvekilleriyle görüşerek sorunu iletmiş ve çözümü konusunda da
sözler alınmıştı.
Meclisteki
görüşmeler dışında Aile ve Sosyal Politikalar
Bakan Yardımcısı ve Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü’ne de sorunlar
iletilmiş ve yasa tasarısı konusunda hemfikir oldukları görülerek
umutlanılmıştı. Alınan sözlerin ardından bir süre geçtikten sonra
herhangi bir gelişme olmadığı görülünce engelliler tarafında 28 Mart 2015
tarihinde birçok şehirde 24 saatlik Uyumuyoruz Uyarıyoruz sloganıyla oturma
eylemi yapılmıştı. Eylemin ardından genel seçim çalışmalarının başlamasıyla umutlar
bir başka bahara bırakılmıştı.
7
Haziran seçimlerinin ardından yenilerek 1 Kasım da yapılan genel seçimlerden
sonra tekrar umutlanan engelliler yasa tasarısının meclise gelmesini beklemeye
başladı. Sonunda binlerce engellinin dört gözle aylardır beklediği gün gelmiş
ve yasa değişikliği torba yasa içerisinde mecliste komisyonlarda görüşülmeye
başlanmıştı.
Ancak komisyonlarda
görüşülen yasa tasarısının içeriğinde sadece 2022 sayılı yasadan engellilerle
birlikte faydalanan 65 yaşını dolduran yaşlılarla ilgili düzenlemeler bulunurken
yine engelliler es geçilecek gibiydi. Torba yasa komisyonların ardından da meclise
geldiğinde sorunun çözüme kavuşması amacıyla engellilerinde eklenmesi için son fırsattı.
7 Nisan
2016 tarihinde torba yasa meclise geldiğinde bir grup engelli temsilcisinin de
TBMM’ne giderek milletvekilleriyle
görüşme girişimlerine ve tüm çabalamalarına rağmen başarılı olunamamış ve yasa
değişikliğine engelliler eklenilmemişti.
7 Nisan 2016 Perşembe günü torba
yasa mecliste görüşülürken televizyonda tamamını izleyemedim. İzleyemediğim
için yasa tasarısı mecliste görüşülürken biz engellilerin TBMM’de temsilcisi
olan engelli milletvekili olan Bursa Milletvekili Bennur Karaburun, Erzincan
Milletvekili Serkan Bayram, Konya Milletvekili Prof. Dr. Hacı Ahmet Özdemir ve
İstanbul Milletvekili Şafak Pavey’in haklarımızı savunmak için neler
yaptıklarını ve neler konuştuklarını bilemiyordum.
Konuyu
yakından takip eden engelli arkadaşlara sorduğumda hiç şaşırmadım, çünkü vekillerimizden
hiçbirinin en ufak bir konuşma dahi yapmadığını öğrendim. Engellilerin temsilcisi
olan milletvekillerimiz mecliste bu yasa tasarısı hakkında herhangi bir konuşma
yapmadıkları gibi o gün mecliste bulunup bulunmadıkları da meçhuldü. Eğer
mecliste iseler yasa değişikliği hakkında kürsüye çıkıp konuşmadılarsa tek
kelime ile yazıklar olsun derim.
Mecliste
değillerse de mutlaka bu konuda ülke nüfusunun yüzde 12.29 unu oluşturan büyük
bir kitlenin temsilcileri olarak mantıklı ve gerçekçi bir açıklamaları vardır
diye düşünüyorum. Ancak şunu da belirtmek istiyorum ki şahsen beni ölümlü bir
olay dışında açıklayacakları herhangi bir mazeret ikna edemeyecektir. Çünkü
engellilerin sorunlarına çözüm getirecek önemli bir yasa değişikliğini uzun
süredir beklediklerini bilmeyen yoktur. Bu nedenle milletvekillerinin de temsil
ettikleri bu büyük kitleye inandırıcı bir açıklama borçları var diye
düşünüyorum. İnsanları ikna edecek bir açıklamaları yoksa eğer o vakit
engellilerin temsilcisi olarak meclise girmediklerini açıklamaları yeterli
olacaktır diye düşünüyorum…
Sözün
özü olarak, 2010 yılında Anayasamızın eşitlikle ilgili 10.maddesinde yapılan
değişiklik ile engellilere pozitif ayrımcılık getiren bu meclis, yine
engellilerin sorunlarını görmezden gelmiş ve sorunun yaşanmasına yeni
mağdurların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ne diyelim şimdi büyük bir kitle
olan engelli camiasındaki, engelli derneklerindeki bu bölünmüşlük ve
parçalanmışlık olduğu sürece daha çok bizleri görmezden ve duymazdan gelenler
olur.