Gönülsüz bir hutbe,

Şeytan indinde rükû ederken nefrete;

Günübirlik o seferberlik;

İmgesi ömrün ki tek dokunuşu

Beyanatı adeta sefil tezahürü iken gıybetin

Kınarken kanatan yarası:

İstila edilmiş benliklerde gönülden bir sureye dokunan

Melekler kadar kıymet bilen anne yüreği,

Çivisi çıkmış mecralarda toz bulutu biteviye,

Örselenen vicdanlarda bariz bir yenilgi;

Hani olur da kanatlarına dokunan kuş yürekli,

Beyhude özlemlerimin ahenksiz tınısında,

Koyulmuşken yola patavatsızca.

 

Sıra dışı bir ömrün kerrat cetvelinde,

Hüküm süren yalın bir eşitlik

Nasıl da toz duman,

Adı aşk ve hüzünden ibaret bir coşku kadar

Kaybolmuşluğumun izleğinde,

Dünden taşıdığım onca yanılgının çaprazında,

Nifak sokulan beyhude bir teselli kadar

Yalıtkan azıcık da edilgen,

Bir yüreğin sığıntı bellediği hicrana inat

Engin bir coğrafyanın adsız ahalisi,

Dağların uzantısında rast geldiğim o kelime;

İster pervasız de istersen imkânsız.

 

Gönülsüz üç beş sırdaş kelam:

Sıra dışı bir muafiyete yenik düşen;

Haznesinden taştıkça rahman ve kayıtlı bir beyanatta

Dondurduğum zamanın ayak izi kadar

Tahakkümperver bir hükme delalet,

Fazlasıyla sancılı bir yok oluş ezelden,

Yine de sığındığım en ulvi merci.

 

Olmazın oluru bir kıyıma rağbet edip

Durakladığım kim bilir kaçıncı kare:

Alabildiğine isyan yüklü mizaçlar

Hıçkırığı en derinde,

Soluk bir edim elden gelen;

Bencileyin, deyip de sığlara rağbet eden.

 

Kırık bir dal her ne kadar hicap etmesem de,

Hükümranlığı tekil bir muafiyetten medet uman,

Ummanların nazarında yitip giden bir nazireymişçesine

Çalakalem yaşayıp kara kalemle resmettiğim

Ömrün penceresinde nöbete duran.

 

En soluk rengim biraz karaya çalan

En muktedir kıyama rağbet edip

Soluklandığım ölüm öncesi.

 

Devre arası telaşı gizli beyanatımdan sızan

Bir tefekküre yüklenip de

Adını anmadığım ölü yarımdan

Hayli muzdarip bir lehçede.

Dokunulmazlığı ikilem yüklü mizacımın,

Satır arasına baş koyduğu bir tefrikada,

Hanidir debdebeli bir vazgeçişten

Kesip umudu,

Sağdıcı hangi mevsimse,

Düş yarası bellediğim mazime atıfta bulunan

Bir kelamda yâd etmekten öte,

Adını koyamadığım bir maruzat;

Hayli yorgun bir istihbarattan müteşekkil

Bir yordamın saf tuttuğu

Bakir bir neşeye yüklenip,

Hicap etmek kadar sakıncalı bir yüklemde

Satılmışlığı aklın.

 

Densiz bir denizde;

Islanmış mağdur imlerim,

Yetmedi, kaybolan siyah kaplı defterin

Adı kayıp bir başlıkta,

Telaffuz etmek kadar faydasız,

Tümden gelen coşkuma rest çeken

Nasıl bir hengâme ise

İçimde kalan son ukde.

 

 

 

 

Boşluğun tefekkürü.

Irgat bir tesellide saklı nasiplendiğim yine de niyetli iken duaların sağdıcı bir teamül, gönülsüz bir kelamdan arda kalan o sızı.

 

 

( Zamanın Ayak İzi... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 12.06.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu