Ismarlamadığım
ikramlardan muzdaripim:
Soluksuzluğumun
muhatabı sakil bir darbe,
Kindar gece, kindar âdemoğlu,
Havva kızı.
Gülüşümü sobelediler:
Çatlak duvarların
nizamı,
Rugan çatısı ıslak
ayakkabılarımın.
Soldu gök çiçeğim,
Soluduğum en ağır hava,
Adeta içinde
hapsedilmişliğim,
Buruk buselerimden
damlayan isi belki de
Görünmezliğimin
şeceresi.
Densizliğin raconu
belli ki;
Kısık gözlerimde olsa
keşke tamahın izi…
Olsam keşke eremediğim
mertebede,
Kırık niyazımın ebedi
sürgünü:
En denli yaram,
En soluk bahtım,
En nazenin kaygım:
Doluyum, dopdolu hem
de,
Solumadığım havanın
öldürücü isyanı.
Bazı bazı rast
geldiğim,
Azı karar çoğu hükmeden
yaram,
Hem de gocunduğum
ikbalimden
Usul usul boşluğa
sızan.
Sinemde aslı sevginin,
başı kayıp
Hangi hikâye ise,
Olsa keşke muhatabım.
Sözsüz cümlecikler
türetiyorum
Ve tükeniyorum densizce
asılsız bir ikrarda,
Safsata yüklü beşerin
sazından sızan.
Adı kayıp bir töreden
hallice yoksunum,
Yoksuluyum sevdanın,
Yolcusuyum dergâhın,
Soytarı imler kadar
sırdaş olsa keşke
En rahvan iklimde
O pejmürde kalem kadar
da esefle kınarken kendini,
Yitik mateminde sessizce
anbean kanayan.
Kırdı boynunu mor
menekşe:
Zapt edilmişti oysa olsa
da dibi delik;
Feri sönük gözlerimin
buğusu:
Pür-ü pak vicdanımdan
sızan
Rahmeti konuşlanmışım
adeta
En aykırı sitemde.
Sinemde yara:
Çok yorgunum çok.
Sevi dilimde nadir bir
çaresizlik;
Yorgunum hem de nasıl,
Sevmekten bihaber
eşrafım,
Dinmekten aciz gönül
yangınım.