An’dı her bir
yaşanmışlığın bir adım ötesi,
Ve anmıştım gölgelerini
Rahmet okuduğum nicesi.
Derken seyreldi gök
kubbe,
Uçmuştum bir kez,
Uçurmuştum ebemkuşağı
yalnızlığımı
Efkârına dünlerin yığılıp
kaldığım.
Zaman aşımına uğradığı
yalan, dünyanın;
Engerek yılanlarının
zehri de yalan
Ve ölülerin sır
tutamadığı.
Kıdemli bir gölgeyim
işin aslı,
Cebinde kaçık düşleri
Belli belirsiz
yalıtılmışlığın kâhyası
Keyfim de yalan hatta
yalandan öte.
Irgat düşlerin
tanrıçasıyım oldum olası:
Kimine uzun kimine kısa
bir yalanın meşrebiyim
Ve boyutsuzluğumun
çengeline yığdığım
Gözyaşlarım.
Cebrin tasviri kadar
kerrat cetvelinde
Yalıtılmış bir simgeyim
Ve bir o kadar
itibarlı.
Heyhat, dediğim
yanıltmasın seni asla
Ve gölgelere paye
verdiğim de yalan
Hem de kendini bilmez
bir Kül Kedisine dönüştüğüm
O gecenin yıkık duvarı.
Teneşir paklar
isyanları:
Hem de asılsız bir
güncede tarumar ettiğim
Çeperine yığdığım mı
marifet dercesine,
Hükümlü imlerin
dansında
O kaybolmuşluğum;
Rüküş kelamların
cazibesi de yalan.
Kokuşmuş bir adalet
kadar yalnız mı olmalı insan
Ve rüştünü ispatlamamış
gerçeklere attığı çalımda mı
Mimlenmeli en aykırı
rota
Yine müşkülpesent bir
imde rükû edilesi
O çıyandan gayrı olmalı
dünya,
Dediğime de bakma
Ve ruju bulaşmış kadim
bir yalanı
Boykot ederken düş
perisi imlerin
Tekâmül bildiği o
nüansa tıkalı
Âşıkların efkârı da
yalan,
Ölümsüzlüğün mucidi
iken iblis
Ve gün yüzü görmez her
bir melekten
Doğan aşkı da karalayan
ucube yanılsamaları
İçin için kanayan
yaraların ve
Kanmalarla geçen ömrün
t-cetvelinde,
Gömülmüşlüğü tüm
gelir-gider işlemlerini
Çentiklediği Tanrı’nın
Ve muzip bir tefrikada
kala kalmışlığım…
İşte, bir tek o değil
Söylemekten imtina
ettiğim
Hadi çöz batılını
bilinmezi
Ve imgele gözyaşlarımı:
Evet, bir de onlar
değil yalan
Bildirgeme sığındığım
ve sığamadığım
Benliğimden taşan.