Bir günün
gecesinde, güneşi düşlüyorken
Kavuşmadan
sabaha, ben çekip gideceğim;
Gönlümde
olan şekli ömrüme işliyorken
Çok büyük
derken saha! Ben çekip gideceğim.
Ruhum
nedamet edip kendini salt ederken
Nefsim
sefa peşinde, her türlü halt ederken
Gönlümü
esir alıp kalbimi alt ederken
Davranmadan
silaha, ben çekip gideceğim.
Önüne bir
kılavuz, gemine bir Nuh gerek
Harap
olan bedene ilahi bir ruh gerek
Samimi
niyet ile tevbe-i nasuh gerek
Derken
bunca günaha, ben çekip gideceğim.
Et kemik
değil isem, süslediğim deri ne?
Dünyama
ne getirdi, ahrete gideri ne?
Her an
alıp verdiğim nefesin ederi ne?
Biçemeden
bir paha, ben çekip gideceğim.
Gözlerim
takılınca biraz daha ileri
Vatan
orası derim buralar gurbet yeri.
Candan azat
olunca, ruh denilen cevheri
Teslim
edip Allah’a, ben çekip gideceğim.
04 Ekim
2015