Gitmediğim ülkelerin
saçlarını örüyorum,
Patikalarında perçem
bellediğim
Ölü düşlerim.
Rehaveti kucaklıyorum,
Esrik şehirlerin rahman
yüklü gölgelerinde;
Konuşlanan insan
öbekleri
Atlas yorganlar örtüyor
üzerini
Belgisiz, düşkün
zeminlerin:
Ben’den türüyor hüzün,
Depreştikçe Yaradan’ın
verdiği hüküm.
Seğirtiyorum sakilce,
Usul yankıları
biteviye;
Soyutluyorum temsil-i
misal,
Aslında hörgücü bile
kayıp eşkali soluk imlerin.
Türüyorum tükenirken;
Tüketiyorum, elimde
dingin bir virgül,
Varsıl sefaletimin ayak
sesleri
Nasılı niçini de yok
artık,
Dökmediği kadar üzünç
yüklü kapalı gözlerim.
Bir mısrada
takılmışlığı hezeyanların o girift sarkacı
Ve derken mimlerken bir
tümceyi,
Seğiren gözümün akında
saklı
Çarşaf boyu
yalnızlığım.
Yüreğe sığdırdığım bir
surede,
Ben ise sığamazken yere
göğe,
Tecrit gecelerde
uzatmaları oynamak
Neymiş…belliyorum
günbegün.
Saksağanlar vurdukça
beline kazmayı,
Marazi bir aşkta
Bayrak açan devingen
fiillerin
En soyut ikilemine
Yığdığım kendinden
ısıtmalı
Cehennemin kapısına
Hani olur da düşer
yolum, diye.
Sancılı kıyımlar,
Ben ise reşit bir gölge;
Nizamında tek tük
veryansın,
Kıyısından köşesinden
dahi geçmeyi arzulamadığım
Ve o kırık yarınlar;
Kıyamadığım yarımlarda
Kesirli sevinçler,
Bölük pörçük olsa da
rotası
İstiflemeye doyamadığım
Külliyen yalan,
demelerine bakıp da inandığım.
Kaçak göçek cümlelerde
yaşıyorum madem
Ve mademki zehrini
atıyorum biriken imlerden
Geçerken yolum,
Düştüğüm düş pazarında
asılı bir kuklayı oynuyorum
D/evrildiğim her
gölgede
Muteber bir ölümlü
olmanın şerefine
Nail olmuşken cinnet
tezgâhında,
Boykot ediyorum ölümü
adeta,
Bir kinden yadsıyan
dokunaklı bir tokalaşmada
Hemhal olmakla müşerref
kılındığım
Sıra dışı bir gerekçe
olsa da
Ait olmanın verdiği
hükmü tepen
Yine de ağacın
kovuğunda konuşlu bir dehlizde
Kaybolmalarımı
kucaklarken aşkın elit yankısı.