Sırasızlığına ve
zamansızlığına mahal vermemeliyim öncelikle sıra dışılığın tezahüründe
yanıldığım ne ise ve yanılmakla sevmek arasında gidip gelirken.
Hali hazırda bir gonca
misali aşk’ın tezahürü ki gönülsüz bir istem yüreğin imtina ettiği ve imkânsız
bir şarkı peyda olan sessizlikte hele ki o tok sesi beyhude bir kelam olsa da
nazarında aşk’ın kıblesi.
Küpeştesinde ömrün,
demlendikçe acıyla densiz seyri yine çözülmemiş duygular hele ki o nüktedan ve
bağımsız mizacı yârin.
Bir surede gizli
aslında sükût bellemek yine Hakkın nazarında hani olur da düşerse yolu sevdanın
bir selama bile razı iken gönül.
Kutsal bir duygu o
rahvan seziler yine yüreğin ikrarı ve saklı kalmak izbede olmazın oluru bir
varlığa tekabül etmek ve yeniden sırra kadem basan…
Çok şey ve çok duygum
sürüncemede şimdi diyeceksiniz ki; varlığını inkâr eden bir fani hele ki
elindekilerin kıymetini bilmezken.
Hâşâ!
Öncelikle Hakk yolunda
ve yine Allah rızası için nemalandığım sevginin ışıltısını ve yüreğim
haznesinde saklı tuttuğum inancın bitimsiz gerçekçiliğini ve yarattığı huşu
itibariyle görkemli yaşama sevincimi ne inkâr ederim ne de aksini iddia ederim
hele ki olmazın oluru bir duyguyla hemhal olmuşken.
Durup dururken gökyüzü
nasıl kararıyorsa ben de iflah olmaz bir sevgi tutkunuyum ve büyük ihtimalle
sevgiye boğulan bir çocukluk geçirip sıra dışılığın boğuculuğunu da tatmışken.
Ahkam kesemem de ne de isyan ederim ama şikayetlerim adam boyu bir rakım hele
ki çıtayı yükselttiğim her yeni gün ve her yeni yenilgi derken iç sesimi
didikleyip tarumar olmanın da verdiği perişanlığı ekledik mi…
Haznemde ya da
kursağımda belki de sevgi arsızı cüssemin bana yığdığı ama yığılmaktan da
kendimi alamazken ve nihai bir noktadan imtina edip virgüllerle kesintiye
uğrayan mutluluk katsayım ki ters orantılı bir boyutta aklı evvel saçmalıkları
da görmezden gelemeyip her nasılsa beyhude olduğunu da bilmek de fazlaca bir
öngörü getiremezken…
Sıra dışı
sıradanlıklar: Evet, farkındayım ikilem yüklü olduğumun aslında farkındalığım
bununla da son bulmuyor.
Hangi imge ise
kanıksadığım ve hangi tümce ise bir sonra ekleyeceğimi bilmeksizin yazma aşkıyla
yine bağdaş kurmuşken şu beyaz sayfaya…
Hangi surede saklı
olduğumu bilmiyorum ama İlahi Gücün bitimsiz serenadını da söylemeden
duramıyorum ve fazlasıyla muteber bir durakta yine açmışken yelkenlerini
bağımsız benliğimin fazlasıyla da sorun teşkil etmemeli ki bir randıman
alamadığım düşüncesi de mi varlıksızlığıma kani iken cümle âlem…
Hiçliğimin muteber
kıyılarında ve yüzdüğüm enginlik asla saf tutmuyor ıssız bir yürekte ve sığ bir
varsayımda da fazlasıyla konuşlu değilim hani öncelikle Allah’ın gözünde ve
yine Allah rızası için sevmeye yeminliyken. Beşeri bir aşkın küpeştesinde ve
aklımın ırmaklarında raks eden bir ilahi adeta içimde nükseden sevgi şelalesi
ve hala çalmayı beceremedikleri yaşama sevincim ki sekteye uğramadığını kim
söyledi velhasıl gam yüklü bir notadan doğan en neşeli şarkı bağımsız
tümcelerimin doğurgan tınısı yine ve yeniden hemhal olduğum bir gövde
gösterisinden de çok uzak ve yine salkım saçak duygularım iken körelmesine göz
yumamadığım…
Günbegün semiren bir kıyım
bizlerin mensur yüreklerinde bir çiy tanesi kadar da efkârlı bir sitem.
Nakşeden en ılımlı rüzgâr
belki de ne soğuk ne de sıra dışı tutumlarını gözlemleyip de nöbete durduğum
cennet bahçem hem fazlasıyla ıssız olmasının da önemi yok zira çoğalan saf varsayımlarımla
boyutların göreceli temasında katmerli bir yoksunluktan öte hâsıl olan aşkı, en
derinde yaşıyorum hele ki her siluette O’na rastlamanın getirdiği kıvanç ve
meşkin müptelası iken…