Müşfik olmasını temenni ettiğimiz bir
dünya umuyoruz ve nice insan yine hatalarımızı telafi etmek adına ve ulaşmak
cennetin yerküredeki izdüşümüne.
Yorgun zamanlardan geçiyoruz; kırgın
yollardan ve kırılmaya muktedir nice dalız; yeşili zengin, doğada mevcudiyetini
sürdüren ve her an yok olma tehlikesine karşı bir direnç geliştirmişken.
Bağnaz sancıları olan bir evren ve
kabul etmekten kaçındığımız derken mutluluğu kaçırdığımız ama hâsıl olan nifaka
da zaruri yet misali sakıncaları ile kabule sunumu.
Aman verdikçe yargılandığımız;
yargıları göz göre göre yok saydığımız aslında yoksunluğun varlık ile
sınandığı.
‘’Hoştur bana senden gelen:
Ya hil’at ü yahut kefen,
Ya taze gül, yahut diken...
Kahrın da hoş, lûtfun da hoş.’’
Sınanmak sadece insana dair ve öznelliğimizi de
göz ardı etmeden tevekküle vardığımız.
Sayılı zamanların sayısız sancısı yine
insanlığın metanet ve özgüven ile imtihan olduğu belki de nice varsayım yine
nefsin terbiyesinde bizler hala bir arpa boyu yol alamazken…
Şükür vesilesi iken aldığımız her nefes…
Şükür vesilesi iken gecenin ertesi kavuştuğumuz
aydınlık…
Şükür vesilesi iken altın tepsi içinde bize
sunulan ömür…
Depreşen kaygılarımız ve bizler ki zamanaşımına
uğrayan benliğimizin hangi katresi olduğunu bilmeden sandık sandık hüznü biriktirdiğimiz.
Telaşlarımız yine insanlığın girdabında bir
yudum suya muhtaç olmayı bile zora soktuğumuz bir zaman aralığı belki de hicap
edilesi ve tereddütsüz yakındığım/ız.
Ayracı belki de ömür denen perdenin hatta
yorgunluğu yürek dolduruşa gelip de teslim olduğumuz o karamsar tablo oysaki
beyazın saflığını görmezden gelip biz hala isyana peşkeş çekerken.
Affet Rabbim.
Akıl fukarasıymışçasına çaldıklarımız ama
çalınmasına asla müsaade etmeyip mütemadiyen şikâyet ettiğimiz.
Genelden özele varmak gerekirse asla da hakkımız
yok ve gocunduğumuz her an’ı sadece yok saymakla kalmayıp asla nefsimize söz
geçiremediğimizi söyleyip bir şekilde karşı geldiğimiz evrenin aralıksız yanıp
sönen alarmı oysaki insanlığın müstakil gölgesi her andan çalıp genele yaydığımız
ve derken gönül gözünden muaf bir yoksunluk ile bertaraf edemediğimiz gölgeler…
‘’Sabır belayı nimete dönüştürür. Nimet
sabırla şükre dönüşür. Bir hadislerinde Âlemlere rahmet olarak gönderilen
Sevgililer Sevgilisi şöyle bir müjde vermektedir. ‘’
“Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa,
keder, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar Müslüman’ın
başına gelen her şeyi, Allah, onun hatalarını bağışlamaya vesile kılar.”
Sevgililerin en Sevgilisi, âlemlere
rahmet olarak gönderilen ve bir işaretiyle dağları taşları müşriklerin başına
geçirmeyi bekleyen Cebrail(a.s.) olmasına rağmen sayısız sıkıntının yine
Peygamber Efendimizin başına gelmesine yine hikmeti nedendir.
Asla göz ardı edilmemesi gereken
hassas bir nokta.
Âlemler hürmetine yaratılan bir
Peygamber başına gelenler için asla sıkıntıya, sabırsızlığa ve ümitsizliğe
düşmemiş ayrıca sabır, şükür ve istiğfarı da dilinden eksik etmeyip vazifesine
icabet etmiştir.
Doğmadan yetim kalmış ve çocukluğunu
yaşayamadan yine annesini kaybedip üstelik en sıkıntılı zamanlarda amcasını ve
eşini kaybettiği yetmezmiş gibi bir çocuğu dışında tüm çocuklarının ölümüne de
tanıklık etmiştir ve ek olarak sayısız sıkıntı keza açlık ve savaş da dâhil
tabi tutulduğu sayısız imtihan.
Bizler ki Ümmet-i Muhammed olarak
payımıza ne düşüyorsa sabretmek ve sunumu ne ise kaderin yine verilene
şükretmek birincil vazifemizdir.
Kur’an- Kerim’de yüce Rabbimizin
buyurduğu üzere; insanların imtihandan geçirilip sadece iman ettik demeleriyle
bırakılacaklarını sanmasınlar dediği ayette zikrettiği gibi bizi uyarmaktadır.
Ne olursa olsun dik durup istikameti
saptırmadan yol almamız ise sadece ve sadece imanla, ama amel halinde tezahür
eden kâmil bir imanla mümkün ve imanın hayat içindeki görünümüne eğer ki mevzu
bahis darlık ise ‘’sabır’’, bolluk ise söz konusu olan bu kez ‘’şükür’’ olarak
rıza gösterip yine mevcudiyetimizi korumakla iştigal etmeliyiz ki gerçek bir
inanan ancak ve ancak gösterdiği bu dirayet ile sınandığı üzere yine her iki
âlem için de üzerine düşeni yerine getirmelidir.
HAYIRLI KANDİLLER DİLİYORUM.
İSLAM ALEMİNİN VE TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIN KANDİLİ MÜBAREK OLSUN.
SELAM VE DUA İLE...