Bizi duyuyorum senli
tebessümünde yangınların,
Yâr’e yara dudaklarında
açmamış kaç gülse…
Gülümseme tadında her
şafak
Bazen hayatla arama
sokulan nifakta saklı isyan,
Tövbe derken sabahın
niyazında
Korkum sadece Allah’tan
istiflenmiş günahlarda
Yeni baştan doğsam,
demelerin kaçıncı nazı ise
Yine sevda katının
akmış çatısında
Bir aşka bir de
yarınlara düşmüşken yolum…
Oysaki nasıl da tezat;
Gün ölmeden bağdaş
kurduğum hazanda
Oysaki mevsim bahar
Aylardan bitimsiz bir
terennüm yine mayısa dönük yüzüm
Yine hazanda eriyip
biterken o derin hüzün.
Sarmalındayın hidayetin
ve aşkın;
Nazenin bir yakarış
benimki yine Allah katında
Bir zerreye tekabül
sadece
Bir de zengin
sofralarında demek kadar;
Tok anlar mı açın
halinden?
Söyle sen de yeniden;
Susmaların bedeli hep
mi hüzün?
Kayıtsız şarkılarda
geziniyorum sefilce sakilce;
Zar tutuyorum imbat
akşamlarında
Ölümün en
dirisiymişçesine
Aşk’ı adak bildiğim
Arsızca sevdiğim bir
berat işte
Sandıkça senli
hükümleri en berduş hikâye
Sardıkça en en derine:
Hüzne selam yola devam
sensiz olsam bile
Emsalsiz güneş indinde
ölmeye dair
Bir gök kubbeye bir de
yüreğine esir düştüğüm.