Özgürlük şarkıları yalan mı?
Yalanların yalan olduğuna inanmayan
Varlığımın kâhin yortusunda,
Şölen babında her acım,
Her katıksız sevgiyi de baş tacı
yaptığım…
Yalanların suretinde hikmetin;
Gölgeleri de mürit bellemiş iblisin
kokan nefesi,
Ayrık otlarında sarmaladığım ölü
ceninler kıvamında
Mucit bellediğim tanrısı kirli
ruhların
Yine kambersiz düğün misali
Her örtülü dünü kovuşturduğum
Tarihin izlerinde gök kubbeye sızan
varlığım
Hele ki miadı dolmuş bir şiire
terennüm;
Ölü bir hikâyeye de altın tepside
sunulan zulüm…
Zanların ihbarı ayan beyan;
Sıfatların ikbali yine yorgun
kıtaların vebali,
Sanrılar da suçlu belli ki benim
kadar,
Varlığım da mı yalan yoksa
Zincirleme tahakkümlerde kaçtığım o
ağaç kovuğu
Sonra da yalıtıldığım nice fevri
kayyum,
Dilekçemde olmayan imzam da mı yalan,
Tefekküre daldığım gecenin rahmetinde
Akladığım günahlar kadar,
Aksakallı derviş de uykularıma
derman.
Nimetlerin şükrü ile yansıyan iç
deryam,
Kelimelerin gücüne sığındığım,
O omzun kudretine dua gönderdiğim;
Ak karışan saçların buklelerinde
tutuşan aşk misali.
Evrildiğim gönülde, sükûta özlem,
Yarına yangı,
Düne de meal bildiğim çocuk neşemde
Saklı ifrata kaçmış sevgi
masallarında
Nezdinde dinginliğin
Büründüğüm hangi duygu ise serili
kalmış rahlesinde
Ömrün de bilmem kaçıncı perdesine
Sığdırdığım katıksız sevdam… zanlarda
gezinen gölgem…
Kuytuların meşrebi iken sus’lara
yığdığım
Dünün ayak izleri
Ve yorgun bedenim güne küsen,
Geceye kanan…
Satılmışlığın cahil tayfasına da
anlatamadığım o meram,
Sen yine de sür izimi,
Sür ki sürüldüğüm mecralardan koşayım
hızlı hızlı
Hele ki görünmezliğimin siciline de
düştüğüm
Şu şerhi görmezden gelmediğini bilmem
bile
Hakkın rahmetine konduğum bir sure
tadında.