Bir kıtlık zamanıymış. Hocanın yolu bir köye düşmüş, vakit öğle vakti… Köylüler hocayı köy odasına davet etmişler. Bir zaman sonra köy odasına çocuklardan biri girip biri çıkmaya başlamış. Ellerinde de türlü türlü yemekler… Hoca hayretle izliyormuş olanları.

Derken çabucak sofralar kurulmuş, büyük küçük herkes sofraların başına geçmiş. Hocayı da çağırmışlar tabi. Çeşitli yemekler, börekler, hoşaflar, tatlılar ikram etmişler. Hoca, hayretler içerisinde kalınca dayanamayıp sormuş: “Allah bereketinizi artırsın. Burası meğer ne bolluk yermiş. Bizim oralarda insanlar açlıktan kırılıyor.” Sofradaki köylülerden biri “İlahi Hoca!” demiş, “Sen bayram, seyran nedir bilmez misin? Bugün bayram! Onun için herkes karınca kararınca azığını ortaya döktü. Bolluğun sebebi budur!” Hoca, bir süre düşündükten sonra: “Ah, ah hemşehrim,” demiş, “Keşke her gün bayram olsa! Olsa da şu Ümmet-i Muhammet yiyecek darlığı çekmese...”


keşke ile ilgili görsel sonucu

 

Cahil aklımızla bazen bizde bu fıkradaki gibi bin bir türlü keşkeyi geçiririz zihnimizden, değil mi?


“Ah, şu yemek işi olmasaydı.”


“Keşke hep yaz olsaydı”


“Sınavlar kaldırılsaydı.”


“Geceler uzun olsaydı.”


“Keşke herkes cennete gidebilseydi.”


Ne iyi olurdu diye hayale dalarız, düşünsenize yemek işi olmasa kadınlar “akşama ne pişireceğim?” diye düşünmez, bulaşık dertleri de olmazdı. Hep yaz olsaydı odun kömür doğalgaz derdi olmaz, fakirler üşümezdi. Sınavlar olmasa kimse bilgileri öğrenmek zorunda kalmazdı. Geceler daha uzun olsaydı gün boyunca dışarıda çalışan insanlar gece işlerini yaptıktan sonra dinlenmeye, eğlenmeye de daha çok fırsat bulurdu. Herkes cennete gidebilecek olsaydı dünyada her birey istediği gibi yaşardı.


Ama kazın ayağı öyle değil işte.


keşke ile ilgili görsel sonucu


Yaradan öyle güzel yaratmış, her şeyi öyle güzel düzene koymuş ki…


Yemek derdi olmasa “Bir boğaz için çalışıyoruz” denmeyecek, nimetlerin lezzetine varılmayacaktı. Misafirlerimizi yemeğe davet edemeyecek, güzel dostluklara imza atamayacak ve kadınlar yemek becerilerini birbirine ispatlama olanağı bulamayacaklardı. Yeme içme ile ilgili olan iş sektörü de ortadan kalkacaktı.


Sınavlar olmasaydı hak eden de hak etmeyen de görev alacaktı.


Hep yaz olsaydı, insanlar bu kadar çalışır mıydı? Karınca ile ağustos böceği masalı yazılmayacaktı.


Ya geceler… Geceler uzun olsaydı acı çeken insanlar, hastalar için sabaha kavuşmak daha zor olacaktı. Ertesi gün için heyecanlananlar beklemekten yorulacaktı.


Herkes cennete gidebilseydi her gün moralimizi bozan olayların kötü kahramanları cezasız kalacaktı.

 

Demem o ki…


İyi ki her şey bir düzen içinde, iyi ki Allah var. O yarattığı her şeye düzen vermiş, yalan dünyanın bile sebebi varken bizim düşüncelerimizde ileri gitmemiz hata. Fıkradaki gibi her gün bayram olsa bayramın da tadı kalmazdı.


 Keşkenizin az olması iyikinizin bol olması temennilerimle… 

 

( Keşke Öyle Olsaydı başlıklı yazı F.Ç.Kabadayı tarafından 18.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu