Yeşile üzülüyorum,
Yeşil üzümlere benzeyen aşkın
tedirginliğini
Bastırıp öykündüğüm şiirlere bir de.
Hulasa tedirginliğin de dik alası
Edindiğim gölge mutluluk
Sanırsın ki giyindim aşk öncesi
İrkildiğim hikâyelerde rol kesen
Çingene kadınlara sitemim;
Çıkmayan falların hırsını almalıyım
bu gece
Sonra da ölmeliyim feri sönük
yangınlar edinip
Gölgemi de gömmeliyim mezarın
bitimine.
Ne biten ne de sonu gelmek bilmeyen:
Hayli ikilem yüklü
Tıpkı bıçkın mizacımın devindiği
yürek arası
Sitemlerin buruk acısına öykünen
Yaşlı bir derviş gibi
Gidip geldiğim aklımın kopuk ipleri;
Sonra da tezahürat yüklü
Adeta kaykılmış cehaletin arka duvarı
Yine bir ömür edindiğim o rütbe.
Soldan sağa, geç hizaya
Diyen emir eriyim ben yine bana
muhalif
Belki de öldürmeliydim içimdeki gizli
titrek dinginliği
Sonra da yan gelir yatardım sabahın
uykusuna latife eden
Gecenin sesini de duymazdan gelip
Kaçardım yalın ayak.
Bir Tanrı bir de ben;
Anadan üryan sızılarımı da kattım mı
Ballı ekmek tatlısı adeta
İçimin istilasında yenik düşen
O mızmız kız çocuğu;
Pergelin ucunu nereye batırmalı
olmalıydı belki de
Sorunun cevabını arayan,
Rüyamda gördüğüm ölü matematik
öğretmenimin
Cenazesinden kaçıp sığındığım duvar
dibi yalnızlığı da
Tırtıklayan içimin şeytanı.
Bir Tanrı bir de ben,
Demedim inan Allah’ım:
Sen hep varsın ben olmasam da
Olup olduracağım ne ki?
Belki de yüreğime batan kıymık
tadında evren,
Sondan bir önceki bölümü kaçırdığım
Kayıp şecerem.
Hep kızardı da babam:
Öğren atalarını,
Eksik etme edebini, ahlakını.
Ve gitti ansızın,
Geride engin bir sızı
Aklımın uçuk veryansınlarına teğet
geçen
Hangi aklı evvel yanlıştı da
Çarptı yüzüme?
Bir benden bir de senden ibaretiz
madem
Dememe ne hacet?
Kanıksadıklarımla epeydir iç dışlıyım
Sanırsın ki evren değil o yürekte
saklı
Altı üstü halvet yine kayıpların
kıyımında
Rasyonel bir sancıyı da dahil ettik
mi
Ne kaldı ölmelere?
Ölmeden savuştursam keşke şunca
kaygıyı,
Alaylı cümlelerimi kurdum yine
gecenin körü
Sabaha yetiştik mi,
Ezan vakti,
Mektepli bir imgeyi de dâhil ederim
bunca kargaşaya
Hele ki yüzü sivilceli
O yeni yetme aşkımı da buyur ederim
Dost sofrasına
Ayıklayıp ölümün kılçıklarını
Sorarım Tanrı’ya gizlice,
Ayıp olmasa eklerim de
Bir sen bir de ben.