Serbest Kürsü / Söyleşi

Eklenme Tarihi : 5.10.2017
Okunma Sayısı : 1809
Yorum Sayısı : 1


Bu  günlerde  fena  şekilde  Hint  filmlerine  sardım.  Pek  çoğu  absürt  ya  da  Hollyvood  filmlerden araklama  olsa  da  içlerinde  gerçekten  çok  çok  güzel  filmler  de  var.  Bunların  isimlerini  tek  tek  saymayacağım.  Bu  günkü konumla  ilgili olanı  üzerinde  bir  iki  şey  söylemek  istiyorum.

Bilmem  '' Dil Bole  Hadippa ''  adlı  bir  Hint  filmi  seyrettiniz  mi?  Ya  da  '' She's  The  Man''  Filmini?

Dil  Bole  Hadippa  aslında  She's  The  Man  filminin  Hintliler  tarafından  araklanmış  hali.

2006  Yılı  yapımı  olan  She's  The  Man fimi  bizde  '' Seksi  Futbolcu''  adıyla  oynatılmış. Dil  Bole  Hadippa  ise  2009  yılında  vizyona  girmiş  ve  bizde  ''  Kalbimin  Sesi''  adını almış.  

Dil  Bole  Hadippa  filminin  başrolünde  benim  nazarımda  en  güzel  Hintli aktrist  Rani  Mukherjee  oynuyor.  Partneri  ise  oldukça  yakışıklı  bir aktör:  Said  Kapoor.

Filmde,  köyünde  bir  dans  grubuyla  gösterilere  çıkan  ancak  tüm  hayali  iyi  bir  kriket  oyuncusu  olmak  olan  Veera (  Rani  Mukherjee )  aradığı  fırsatı  nihayet  bulur.  On  seneden  beri  Hindistan-  Pakistan  arasında  ''Dostluk  kupası''  adı  altında  kriket  maçları  yapılmakta ama  her seferinde  Hindistan  yenilmektedir.  Hindistan  takımının  koçu,  İngiltere'de  yaşayan  çok iyi  bir  kriket  oyuncusu  olan  oğlu  Rohan'ı (  Said  Kapoor )  çağırır  ve  takımın  başına  geçmeye  ikna  eder.  

Rohan,  takıma  iyi  oyuncular  kazandırmak  için  bir  yarışma  düzenler  ve  Veera,  seçmelere  katılmak  üzere  elinde  kriket  sopasıyla  seçmelerin  yapılacağı  yere  gelir.  Kapıda uzun  bir  kuyruk  vardır.  Hemen  girişte  de   elinde  sopa  olan  bir  güvenlik  görevlisi...

Veera  ile  kapıdaki  güvenlik  görevlisi  arasında  şöyle  bir konuşma  geçer:

Veera:

-Amca  hemen  kapıyı  aç.  Seçimler  için  geç  kalamam.

Güvenlik  görevlisi  ters  ters  bakar  Veera'ya

-Kızım,  burada  bayan  Hindistan  değil,kriket  seçmeleri  yapılıyor. 

Sırada  bekleyen  erkekler  gülüşmeye  başlar.  Güvenlik  görevlisi  devam  eder:

-Bayanlar  giremez. 

Veera  inat  eder:

-Neden?  Nerede  yazıyor  kadınlar  giremez  diye?

Güvenlik  görevlisi  öfkelenir.

-Bir  kez söyledim,  anlamadın  mı?  Kısa  boyuna uysun  diye  tanrı  sana az  zeka  mı  verdi?  Bu  gün  kızlar  kriket  oynamaya  başlasın, (  Erkeklere  hitaben ) -  Siz  çocuklar bilezik  takarak  evde  otursun..

Sonra  elini  şamar  şeklinde  havaya  kaldırır ve  devam  eder:

-Git  şimdi.  Yoksa  zorla  mı  göndereyim?

İşte  tam  bu  konuşmalar  olurken  hemen  yanlarından  tahtırevan  içinde  tanrılarının,  daha  doğrusu  ana  tanrıçalarının  heykelciklerini, resimlerini  taşıyan  bir  grup  insan  geçer  yüksek  sesle  '' Bağırarak  söyle,  ilahi  anne  yücedir''  Diyerek...

Güvenlik  görevlisi  de  dahil  erkekler  derhal  saygı  duruşuna geçerler  ve  yanlarından  geçen  bu grubu  selamlarlar. '' Bağırarak  söyle  ilahi  anne  yücedir''  Diyerek.

İlahi  anneye  gösterilen  bu  saygı  ve  sevgi  üzerine  Veera  taşı  gediğine  koyar:

-Kadın  olan  bir  varlığa  ibadet  ediyorsun  ama  insan  olan  bir  kadını  eziyorsun.  Yazık..

Peki  Veera'nın  bu  çıkışı  ona  kapıyı açtırır  mı?  Hayır.  O  yine  kapının  dışında  kalmıştır.  Seçmelere  katılabilmek  için  erkek  kılığına  girmekten  başka  çaresi  yoktur  ve  o  da  öyle  yapar.  Kadın  Veera  olarak  giremediği  o  kapıdan  erkek  Veer  olarak  girer.

Filmin  bundan  sonrası  bol  danslı,  komedi,  gırgır  bir  tarzda  devam  eder  ve  en  sonunda  Veera ( Pardon  Veer )  sayesinde  on  yıldır  yenemedikleri  Pakistan'ı  yenerler.

Yenmesine  yenerler  ama  bu  arada  Veer'in  aslında  deli  gibi aşık  olduğu  Veera  olduğunu  öğrenmiştir  Rohan.  Maçın  sonunda  onun  suratındaki  sakalı,  bıyığı  alıp,  saçlarını  da  açarak  Pakistan  takımına  ''  Bugün  sizi erkekler  değil,  bir  kadın  yendi''  Deyince  ortalık karışır.

Pakistan  tarafı  ''  Bu  bir  hile ''  Diye  itiraz  ederken  Hintli  seyirciler   Pakistan  önünde  kazanılan  bu  başarının  bir  kadın  tarafından  sağlanmış  olmasını  kabullenemezler.  

Sonra?

Sonra  Veera  bir  konuşma  yapar  ve  önce  Pakistanlılar,  sonra  da  Hindistanlılar  Veera'yı  alkışlar  falan  filan...

Tam  olarak iki  saat yirmi  dakika  süren  bu  filmde aslında  en  önemli  mesaj  otuz  beşinci  dakikada  verilmiştir : ''  Kadın  olan  bir  varlığa  ibadet  ediyorsun  ama  insan  olan  bir  kadını  eziyorsun. Yazık ''  

Dün  gündüz  bu  filmi  seyrettim.  Akşam  haberlerinde  ise   Türkiye'de  sokak  ortasında  sekiz  yaşındaki  oğlunun  ve  bir  sürü  başka  insanın  gözleri önünde  karısını  bıçaklayan  bir  kocanın  görüntülerini...  Aklıma  ister istemez  şu  soru  geldi: Tek  tanrılı  dinlerde kadın  ya  da  erkek  bir  tanrı  yoktur.  Daha  doğrusu  tanrının  cinsiyeti  diye  bir  kavram  yoktur.  Dolayısıyla  da  en  azından  biz  Müslümanlar  için  tapınılan  bir  kadın  tanrı  söz konusu  değildir.  Acaba  bu  sebeple  mi  böyle  rahat  rahat sokak  ortasında  kadın  bıçaklayabiliyoruz?  Hem  de  sekiz  yaşındaki çocuğumuzun  gözleri  önünde...

Yok,  sebep  bu  olamazdı.  Evet,  bizim taptığımız  bir  kadın tanrımız  yoktu  ama  dini  ne  olursa  olsun  bütün  insanların annesi  olduğuna  inandığımız  bir  Havva  anamız  vardı. Vatanımıza  bile  Anadolu  demiştik.  Bütün  yasaların  üstünde  olan  yasamıza  Anayasa  demiştik.  Bütün  fikirlerin  özüne  Anafikir  demiştik.  Ayrıca  önderimiz,  her  işimizde  rehberimiz,  peygamberimiz  ''  Cennet  anaların  ayakları  altındadır''  Demişti.  '' Karısını  dövenin  ahirette  davacısı  ben olurum ''  Demişti.   Yani  evet   kadın  bir  tanrımız  yoktu  ama bir  kadını  bırakın sokak  ortasında  bıçaklamayı,  dövdüğümiz  takdirde  bile öteki  alemde  karşımıza davacı olarak   dikilecek  bir  peygamberimiz vardı.  O  halde  sokak  orasında  kadın  bıçaklamak  neyle,  nasıl  izah  edilebilirdi?  Ya  da  bu  akşamki  haberlerde  seyrettiğimiz  gibi  sokak  ortasında   hem  de  iki polis  tarafından  bir  kadın  nasıl  evire  çevire  dövülürdü? 

Şimdi  denilebilir  ki ''  Dün  bir  film  izledin,  arkasından  haberleri  seyrettin...  Kahpece  kurşunlanan  şehitlerimizi  görmedin,  memleketin  sürüklendiği  bir  savaşı görmedin,  Lasvegasdaki  terörü  görmedin,  göre  göre  sokak  ortasında  bıçaklanan  bir  kadını,  ya  da  bu akşam polislerin  dövdüğü  kadını  mı gördün?''  

Yok,  onları  da  gördüm.  O  sebeple  zaten  böyle  bir  yazıyı  kaleme  aldım.  Kafama  takıldı:  Acaba  inandığımızı,  iman  ettiğimizi  söylediğimiz  Allah'a  ya  da  hangi  dinin  olursa  olsun  tanrılarına,  tanrıçalarına  gerçek  manada  iman  etmiş  olsaydık yine  de  sokak  ortasında  bir  kadını  bıçaklar  mıydık? Mesleğimiz  polislik  gibi kutsal  bir  meslek  olduğu  halde  bir  kadını  sokak  ortasında  evire  çevire  döver  miydik?   Arabası  arıza  yaptığı  için  duran  bir  asker  kurşunlanır  mıydı?  Bir  kaç  varil  petrol için  dünyayı  kana  bulamayı  düşünür  müydük?  Bizim  analarımızın  yüzü  gülerken  dünyada  milyonlarca  ananın  açlık,  savaş ve  benzeri  sebeplerle  gözyaşı  dökmesine  seyirci kalabilir  miydik? Okula  gönderdiğimiz  minicik  yavrularımızın  organ  mafyası  tarafından  hayalet  servis  araçları  tarafından  kaçırılması  endişesini  her  gün  çocuklarımız  evimizden  içeri,  ya  da  okullarında  sınıflarından  içeri   girinceye  kadar  yaşar  mıydık?Üç günlük  dünya  saltanatı  için milyonlarca  çocuğu,  genci  zombilere  dönüştüren  zombi  hapı  denen  uyuşturucu  satar  mıydık?  

 Soruyu  şöyle  sormak  da  mümkün:  Düşman  bellediklerimizin  anasını  si.mek  yerine o  analara  saygı  ve  sevgi  göstermeyi  bilseydik.  Onları  tanrı  olarak  kabul  etmesek  bile bir  tanrıymışçasına  hürmet  gösterseydik  dünya yine  de  bu  kadar  kötü  olabilir  miydi?  

Onlar,  mesela  biz  erkeklere  daha  güzel,  daha  cazibeli  görünmek  uğruna  -  dünyadaki  açlık  sorununun  halledilmesi  için  100 Milyar  dolar  yeterli  iken- her  yıl  200  Milyar  doları  kozmetik  ürünleri  için  harcarlar  mıydı?  Kendileri  gibi  anne  olan  pek  çok  hayvanın    derisini  kürk  diye üzerlerine  giyerler  miydi?  

Amaaannnn.  Delice  sorular  işte.  Unutun  gitsin.  

( Kadın Olan Bir Varlığa İbadet Ediyorsun, İnsan Olan Bir Kadını Eziyorsu başlıklı yazı Sami Biber tarafından 5.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu