Büyük oynuyor tanrıcı kuşlar,
Büyük umutları var her birinin
Ökselerinde aşka dair,
Uzuvlarında rehavet
Belki de en kindar ve sahtekâr
tokalaşmaların mimarı.
Yine is yüklü gökte dolduruşa gelen
kara bulutlar:
Yağsa da yağdığına mı değecek
diyenlere inat,
Büküldükçe aklın kıvrımlarında;
Her şerde olmalı bir hayır, demenin
nazarında
Bilinmeze lanet okuyan hangi kumarbaz
benzeri
O sefil yürekte,
Bir radar hassasiyetinde dokunup da
yüreğime
Çalan şarkıları resmetmek
Hem de umarsızca kanayan yaralarıma
Merhem olmasını dileyip
Merhamet dilenmeyi beceremediğim
Geri dönüşümlü bir poşet kadar da
kıymete binmezken.
Aşkın havsalasında tek kişilik oyun
aslında
Sevmeye dair,
Lakin sevilmekten bihaber nice fişek
dolu kerameti de
Saklı tutup heybesinde,
Kamburu çıkan geceye pekişen hoyrat
bir aksanda;
Göğü es geçen güneşin bile doğduğuna
şüphe
Etmekten öte ölmeyi temenni ettiğim
Soytarı bir kelamda;
Palyaço yaşlarımı
Yasa hibe edip de
Yaslı ömrümü yaşsız bir yıldönümünde
Sunup ortaya
Ve ansızın dirilen dünümün gölgesine sığındığım
Babamın hayaletinden bile korkmamayı
dilediğim,
Ya sonra?
Diyenlerden biri isen,
Kaybol gözümün önünden!
Kaybol ki düşeyim peşine
Mutlak bir sevinci sunmuşken
İlham perilerim diri bir aksanda
Şakıyan ateş böceklerine konan buseyi
Yok sayarken sen, sevgili.