Acelesi olsa gerek
bulutun,
Dumanı üstünde nice
umudun da naşına
Yenik düşen gece.
Gemlendikçe hürriyet,
Kayıp saltanatını
boykot ettiğim
Mutluluğun çehresinde hâsıl
olan
Her nasılsa buklelerin
ıslak ve sarı tonu,
Bin bir tonlama sesin durağanlığında
Kıpraşan neşenin de sükûtu
olmak adına
Yerle gök vermişken el
ele.
Sandıklarımdan
yoksunum;
Sanmadıklarımdan da
yorgun.
Kelamın dirayetinde sükûta
özlemim
Bir de dirliğini bilip
de
Bükemediğim yüreğin
bileği
Sonunda öpmeyi görev
edindiğim
Titrek ruhumun ışıldağı
adeta
Evrildiğim yeni günde
Verilecek bin bir hükme
Olmasa da vereceğim tek
cevap
Cehaletimi mazur gör
yüce Rabbim.
Akseden aşkların
gıyabında
Bozuk düzenin de
neşriyatında
Her nasılsa solumda her
daim bir yangın.
Sağların izini sürdükçe
Sağlak ritminde ömrün
Kaybolmayı meşk
edindiğim nice sure
Yine içime çektikçe
hayatı
Zehirlendiğime de kâiniyim
zaman zaman
Aslolan ne ise ayıp mı
da susuyorum?
Resmettiğim yüreğindeki
nifakta mı
Gözlerimi süzüyorum?
Bilip bilmediğim onca
sanrı;
Gözle görüp varmayı
beceremediğim ne çok yargı,
Diri hezeyanlardan
hallice bir heyecan;
Ölü ruhlardan
müteşekkil o garip hazan…
Sevdikçe sevesim gelse
de yorgunum be şair!
Sevmeyi dilden dile
düşüren de sen değil miydin?
Olsa olsa aklımın
pazarında
Elden düşme üç beş
cümle,
Şeceremde nakşeden deli
tüfek ne çok hece.
Hani ayıbım var mı da
sustum bunca sene?
Ya kayıplarımı sunan
sen değil miydin,
Demelerine ne hacet.
Gönül gözümde ıslak
nidaları ben mi buyur ettim?
Gem’inde ihtirasın ve
nefretin
Bil ki ben değildim o şerhi
düşen:
Bilmediklerimden yana
kaygım,
Yanmayı hepten meziyet
bildim:
Yorgun adımlarımı
kazıdım haznesine sevdanın;
Atlas yorganları da
serdim
Bohçasına sevi
meşrebimde
Yana kaykılan gölgeleri
de görmezden gelip
Hazır ola geçtim her
gece:
Bir ateşi bir de aşkı
sulh bildim;
Bir rotamı bir de
gamsızlığın notasını sehven sakladım
Kundağındayım
yangınların,
Bucağındayım hüznün,
Derme çatma kıblemdeyim
gece ve gün:
Nidalarımı duymasın
eşrafım,
Sonlanmasın da asla
umutlarım;
Yol yorgunuyum, sen
ruhum!
Mağduriyetim ezelden
bilfiil tükettiğim;
Seraplarım da
teyakkuzda
Seni görmeden ölmeyi
istemediğim;
Gidip geldiğim bunca güzergâh
Dönmenin de kaçmanın da
mümkün olmadığı
O varamadığım ana kıta.
Hani yarım ada’mdın,
Hani sükûtumdun,
yuvamdın.
Derlediğim topladığım
bunca kırıntı,
Tüme varmayı asla
beceremediğim
İç yangınlarımdan bir
türlü hidayete eremediğim…