MAALESEF FAHREDDİN PAŞA KONUSUNDA ÇOK FENA ÇUVALLAMIŞIM. BEN DE ÖZÜR DİLİYORUM SENDEN. AFFET BENİ FAHREDDİN PAŞAM.
-------------------------------------------------------------------
Evet, bu yazımda pek çok vatandaşımız gibi benim de fena halde çuvalladığım bir konudan bahsedeceğim.
Bu konu son günlerde yine bir vesileyle ( Ki o vesilenin ne olduğunu yazmaya gerek yok sanırım )gündeme gelen Medine savunması ve Fahreddin Paşa konusudur.Medine Savunması ve Fahreddin Paşa söz konusu olunca da haliyle Fahreddin Paşa'nın kim olduğunu anlatmak gereği hasıl olmuştu öncelikle.
İşte çuvallama da burada başladı.
Bir Tarih öğretmeni olmama ve her konuda yazdıklarımı yazmadan önce titiz araştırmalar yapmama rağmen, Medine savunması oldukça iyi bildiğim daha doğrusu bildiğimi sandığım bir konu olduğu için Medine Müdafasının '' Çöl Kaplanı '' Lakaplı Fahreddin Paşası üzerinde öyle sıkı bir araştırmaya girmedim. Ben de genel havaya uyarak pek çokları gibi '' Çöl Kaplanı Fahreddin Altay Paşa'' Deyiverdim ve Fahreddin Altay Paşayı tanıttım. Medine Müdafaasını da Fahreddin Altay Paşanın büyük kahramanlığı, Allah ve peygamber sevgisinin muhteşem tezahürü olarak anlattım.
Ancak daha sonraları baktım bir yerlerde bir aksaklık var. Çünkü Medine'yi savunan Fahreddin Paşa'nın ismi her ne kadar genellikle Fahreddin Altay Paşa olarak geçse de zaman zaman Ömer Fahreddin Türkkan olarak da geçiyordu. Ancak yine okuduğum kaynakların çoğunda Fahreddin Altay Paşa ( Ömer Fahreddin Türkkan ) olarak yazıyordu. Yani Fahreddin Altay= Ömer Fahreddin Türkkan idi. Bu durumda da araştırmaya gerek duymadım yine. Fakat bir başka sorun daha çıktı karşıma.
Çok değerli bir arkadaşım ( Sayın Yrd. Doç Dr Süleyman Coşkuner ) ''Affet Bizi Fahreddin Paşam'' başlıklı bir yazı yazmıştı. Ben de o yazıya biraz da ukalaca bir yorum yapmıştım. Bu yorumumdan sonra değerli hocam '' Değerli kardeşim Fahrettin Altay (Orgeneral) ile Ömer Fahreddin TÜRKKAN aynı kişiler değildir.'' Diye cevap verince Artık bu Fahrettin Paşayı ya da paşaları adam gibi araştırmanın zamanı geldiğine kanaat getirdim.
Zaten zaman zaman karşıma Fahrettin Altay Paşa'nın Konya'da Anadolu Selçuklu Sultanlarının mezarlarını yerle bir edip, kemiklerini köpeklere attığı şeklinde iddialar geliyordu ki bu iddialar öyle yabana atılacak iddialar değildi. Yani Medine'de Din-i İslam için canla başla savaşan. hatta aç kalınca çekirge yiyen ama yine de Medine'yi savunan biri nasıl olur da Selçuklu sultanlarının kemiklerini mezardan çıkartıp köpeklere atardı? Bu husus pek çok kez midemi bulandırsa da '' Ya adamcağız Konya'da bakımsılıktan harap olan Anadolu Selçuklu Sultanlarının kabirlerini daha güzel, daha onlara layık bir yere ( Bugünkü Alaaddin Tepe ) taşımış işte, ne güzel. Bu kahraman Medine müdafiine çamur atıyor namussuzlar '' Diyor araştırma gereği duymuyordum ki böyle bir tutum benim hiç yapmadığım bir şeydi. ''Neden araştırmadım'' diye kendi kendime sorunca geçerli bir nedenim de yoktu aslında.
İşte bu mide bulandıran iddialara rağmen bugüne kadar araştırmadığım Fahreddin Paşaları araştırdım.
Çıkan sonuç şu:
1- Medine Müdafii olan Yani '' Burası Peygamberimin yattığı topraklardır. Bu toprakları düşmana vermem diyen, 30 Ekim 1918 de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması gereğince savaş sona ermesine ve o toprakları İngilizlere bırakması gerektiği halde 13 Ocak 1919 a kadar müdafaaya devam eden, Medine'deki kutsal emanetleri ( Ki aslında çoğu kutsal emanet filan değil Osmanlı padişahlarının Medine'ye gönderdiği yani bize ait olan hediyelerdir ama tabii ki kutsal olan emanetler de vardır aralarında ) Anadolu'ya gönderen Paşa Ömer Fahreddin Türkkan Paşadır.
2- Ömer Fahreddin Türkkan Paşa'nın ne parantez içi, ne parantez dışı Fahreddin Altay Paşa ile uzak yakın hiç bir ilişkisi yoktur. Her ikisi de ayrı ayrı kişiler olup her ikisi de bu ülkeye çok büyük hizmetleri olan ayrı ayrı kişilerdir.
3- Daha da açık ve anlaşılır bir şekilde: Ömer Fahreddin Türkkan Paşa, Fahreddin Altay Paşa değildir.
4- Fahreddin Altay Paşa 12 Aralık 1880 de İşkodra'da doğmuş 1974 de İstanbul'da vefat ederek önce Aşiyan mezarlığına, 1988 de ise Ankara'da devlet mezarlığına defnedilmiştir.
5- Ömer Fahreddin Türkkan Paşa 1868 de Ruscuk'da doğmuş, 1948 de İstanbul'da vefat etmiştir. Mezarı Aşiyan mezarlığındadır. ( Her iki Paşanın da Aşiyan Mezarlığına defnedilmiş olması karışıklığın bir başka nedenidir. )
6- Maalesef 1916-1919 yılları arasında 2 yıl 7 Ay süren Medine Savunması çeşitli vesilelerle dile getirilirken Medine müdafii olarak genelde hep Fahrettin Altay Paşa'nın ismi öne çıkarılmış, 9 Eylül 1922 de İzmir'e ilk giren Türk Piyade Birliğinin başında olması ve gerek I. Dünya Savaşının gerek Türk İstiklal Harbinin her evresinde bulunmuş olması sebebiyle Fahreddin Altay Paşanın ismi zikredilmiş ama Fahreddin Türkkan ismi her nedense bu güne kadar hep geri planda tutulmuş olduğundan ben de dahil olmak üzere pek çok insanımız Medine Kahramanı olarak hep Fahrettin Altay Paşa'yı tanımışız.
İşte bu sebeple ben de Süleyman Coşkuner hocam gibi ama tamamen farklı bir sebeple de olsa '' Affet beni Fahreddin Paşam'' Diyorum. ve Medine'nin gerçek müdafii olan Ömer Fahreddin Türkkan Paşa'dan af diliyorum. Onun hakkını maalesef Fahreddin Altay Paşaya verdiğim için de bir kez daha bu büyük insandan özür dilediğim gibi yazılarımı okuyan insanlardan da yaptığım bu hata sebebiyle özür diliyorum.
Böyle bir hatayı telafi eder mi bilmiyorum ama yine de bu şanlı direniş esnasında Ömer Fahreddin Türkkan'ın komutası altındaki Şanlı Türk ordusunun üsteğmenlerinden İdris Sabih Bey'in o müdafaa sırasında yazdığı şiirle noktalıyorum yazımı.
DÜNYA VE AHİRET EFENDİMİZSİN.
Bir Ulü’l-emr idin emrine girdik
Ezelden bey’atli hakanımızsın
Az idik sayende murada erdik
Dünya ve ahiret sultanımızsın
Unuttuk İlhan’ı Kara Oğuz’u
İşledik seni göz bebeğimize
Bağışla ey şefi’ kusurumuzu
Bin küsür senelik emeğimize
Suçumuz çoksa da sun’umuz yoktur
Şımardık müjde-i sahabetinle
Gönlümüz ganidir, gözümüz toktur
Doyarız bir lokma şefaatinle
Nedense kimseler dinlemez eyvah
O kadar saf olan dileğimizi
Bir ümmi isen de ya Rasulallah
Ancak sen okursun yüreğimizi
Suları tükendi gülaptanların
Dinmedi gözümüz yaşı merhamet
Külleri soğudu buhurdanların
Aşkınla bağrını yakmada millet
Ne kanlar akıttık hep senin için
O Ulu Kitab’ın hakkıçün aziz
Gücümüz erişsin ve erişmesin
Uğrunda her zaman döğüşeceğiz
Yapamaz Ertuğrul Evladı sensiz
Can verir canânı veremez Türkler
Ebedi hadimü’l-Harameyniniz
Ölsek de ravzanı ruhumuz bekler
İdris Sabih Bey
Allah bu ülke için kanını,terini, emeğini ve canını veren her kim varsa onlardan razı olsun ve makamlarını cennet eylesin.