Hürmeten aslıma,
Vakıf olmakla da eş değer bir
zaruret:
Kalemden müteşekkil bir lahzada
Emsalsiz bir hüzün kadar yoksunluğun
tutanağı.
Sözcüklerin isyanına yok tek sözüm:
Gözü zaten üzerimde;
İlahi bir sancı adeta
Aşkın doğuşuna tanık bir kelamda
Bazen bir sureyi yüreğinde taşıdığın
Ve başını dayadığın
Yüzsüz iklimlerde
Çapulcu bir rüzgâr kadar da
Aslını inkâr eden bir beşerin
niyetine vakıf
Aslında
Asılsızlığı mutluluğun her açılımına
Tanık bir yüreğe dokunurken en ucundan.
Çok da bariz bir sunum:
Sevip de açıldığın enginlik…
Yüreğin inkılâbı altı üstü
Devirdiğim her kelimede
Bir darağacından kurtulduğum,
Ömrü yerli yersiz savurduğum
Savruk düzenin
En aykırı imgesi olsa da tezahürat
yüklü
Dünümde,
Açık olmayan bir pencere
Nasıl çarparsa seni ansızın;
Sezdiğin ya da serildiğin;
Sevip de dilemek mi
Sevilmekten imtina eden değil
Sevgiyi eksik etmeden.
Hatta eksik etekli bir şarkıda
intihal
Sezilerin gücüne ses etmeyen
O derinlik
Hakkın nezdinde neye tekabül ettiğin
dışında
Neyin önemine sirayet ederim?
Üstün körü bir ölümlüden ziyade
Kalburüstü bir aşkı pelesenk etmişsen
Dilinde,
Ne ise yazılandan ayrı
Derinde tutsaklığına da razı
kılındığın.
Garip bir tonda
Gaipten gelen tozların ve küfün esaretinde
Varsın reşit bir sancı olmayayım
Şiir dilinde.
Şimdilik susuyorum
Geleceğimin de önsözü aslında,
Aklım gidip gelirken
Bir heceden yana tüm derdim:
Oysaki ömürlük bilmiştim sevgiyi
Öldürme gücünden de muafım
Zaman kadar yalnız ve ıssızım:
Bitimine yakın
Dolan bir lambayım
Sızıntı misali duygum,
Sevi dilinde evrenin tümüne vakıfım.