Yalıtılmış sığınakta

Kuru başına

Ilgaz’ın esintisi

Mahmur bakışlı coğrafyanın

Son durağı

Bir hazin merkezi adeta

Teneffüs edilen şiirde

Yorgun dimağın sunumu

Hayra çıksa dualarımız

Ümidin taslağında

Koyu bir reçine

Özlemi itip

Yakına gelince

Sevdiğimiz her tümce

Mahiyetinde

Ölümlü rota

İstikrarsız yalanlar

Dört duvar yüreğin dolmuş kotası

Boş mezara tıkış tıkış inen

Yüreğin kanatsız melekleri.

 

 

 

 

 

Tümleçlerin baskısı.

 

Zaman yandaşı mekân.

 

Kelamla derdim aslında kendime yenik düştüğüm…

 

Üzüm gözlerinde aşkın uzamındayım yas’ın.

 

Düşlerimi rehin verdim bu gece hem de en asil hüzünle sınandığıma delalet bir öngörü.

 

Şimdimin çöplerini topluyorum aslında dünün.

 

Yarınımı çalmaya dair bir ihbar alıyorum düşlerimde belli ki düş özürlü bir gerçek tarafınca kıskanıldığım.

 

Dünümü öldürmek isterdim belki de kendimi.

 

Kendimi korumak adına susmalıyım kim ne derse desin ne de olsa benliğimin direnişi tüm olup biten karşısında kayıtsızlık addedilen çaresizliğim.

 

Kadından yana derdi belki de aşkın.

 

Aşktan yana derdi tüm evrenin.

 

Ben ise kendimden dertliyim.

 

Göğün kursağında ölü kuşlar fink atıyor ve iri gözlerinde kara deliğin muhbir imgeler var asılı oldukları kancaya göz kırpıp kendilerince istişare ettikleri o kumpas.

 

Ölümü irdelediğimin farkındayım yine titrek titrinde gerçeklerin bir düş yobazı iken.

 

Kem gözleri hayaletlerin en dik açı ile teyakkuzda.

 

Sığındığım gök kubbem yine Allah’ın katına çıktığım her an’ım.

 

Sevme özlemi var şarkılarda ama insanlar sevme özürlü.

 

Gülme özürlü şiirlerde teyakkuzdayım oysaki içimin neşesi aşikâr ve apaçık kundaklandı mutluluğum yine de sahip çıkıyorum içimdeki dehlizde kaybolmaya programlı o çocukla problem yaşadığım ve de evrenin benimle problem yaşadığı…

 

İstismar edilen çocuklara takılı aklım ve ölümün soğuk nefesine mecbur bırakılıp vücutları sonra da ruhları tacize uğrayan.

 

Ölmek mi yoksa mücbir sebep?

 

Ölümden yana derdi insanlığın ve unuttukları insanlığı sorguluyorum haddim olmadan aslında herkes bir güzel haddimi aşıp aşmadığımı sorguluyor üstelik hadlerini aşıp…

 

Gel de güven şimdi!

 

İndinde makberin sevdiğim ölülerle hasbıhal ediyorum:

 

Ne çok hayalet.

 

Ne çok korku… hayır, hayır, ben ölülerden korkmam.

 

Ne çok gerçek hem de en acısından yine yüreğimi yakan…

 

Ben gerçeklerden de korkmam.

 

Yalanlar…

 

İşte en korktuğum.

 

Sevdiklerim haberleri bile olmadan dualarımda saklı tuttuklarım.

 

Bir isyanın zili çalıyor ansızın.

 

Zararsız bir sevgiyi kutsarken benlik rahmeti törpüleyen tok sesine evrenin bir gönderme yapıyorum sekizinci nota olmanın şerefi ile.

 

Aslında iyi bir insan olmanın şerefine banıyorum sessizliğim ve kozamda örtülü taslaklarla yarını tasdikliyorum hâlbuki med-cezir etkisi her beyanım.

 

Kalbimi rehin bıraktığım duygu komisyoncusuna faiziyle bırakıyorum duygularımı lakin ardı arkası kesilmiyor ne de olsa kalemle iştigalim kaç zaman.

 

Kayda değer ne varsa veriyorum.

 

Alıcı kuşlar başımda dönenirken rahmet bellediğim her şerri sadece yatırıyorum içindeki kaknem hüzünle hasbıhal eden döngüde kabuklarını soyduğum hangi mukoza ise aslıma riayet edip dünü de mesnetsiz bir ithamla yıkıyorum.

 

Kalburüstü aşklara takılıyor gözüm sanırım içimde seken taşları aslında taşa tutulduğumu sandığım…

 

Bir ölçüt.

 

Bir rabıta.

 

Bir rakım.

 

Kayıbım.

 

Ayıbım da.

 

Sanırım sevgi arsızı kimliğimle teyakkuza geçen sıfatlardan medet umuyorum tıpkı…

 

İyilik gibi.

 

İyi olmayı giyindiğim ama kötü addedilen.

 

Layık olmayı dilediği lakin ötelenen.

 

Mağdur düşlerimin kepengi hala inik ve gözlerim perdeli ve kulaklarımda iri yüzlü notalar.

 

Hangi anahtar ise kemanın dile geldiği.

 

Belki fa.

 

Belki sol anahtarı…

 

Israrcıyım ve illa ki sağ diyorum.

 

Sağdaki.

 

Ölenler hep solumda saklı.

 

Direniyorum ve son kez sesleniyorum:

 

Kalan sağlar bizimdir.

 

 

 


( Sol Anahtarı Kalan Sağlar Bizimdir... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 23.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu