Acele ile seğirten
Kemirgen yalnızlığın ilk rotası idi
Aslında,
Gelip geçmiş bedellerin
Rüya babında saltanatı.
Yine öykündüğüm
O süt liman sessizliğin
Mahşer öncesi huzuru
Ölümden sakınan bizlerin de
Perde çekilmiş gözleri.
Safi karanlık
Hayli noksan olsa da varlık
Bir katre dahi nükseden
Umuttan yana alacaklı
Miğfersiz gölgemde
Minvalsiz yörüngemde
Peyderpey yükselen çağrısı
Kanadı düşmüş meleklerin
Bir batında
Açan tomurcukların gizemine
Gül suyu döktüğüm
Akşamsefası düşlerim.
Bir yandan büyüklüğün diri sükûtu…
Hâşâ, Rabbim:
Büyüyen sadece iklimlerin seyrinde
Göğün ara sıra seğiren bulutlarında
Darmaduman bir kelam
Her dem yükselen perde perde
Katmerli matem,
Zanlı âlem,
Kırık dilemma.
Aşkın düşerken hüznü üstüme
Bir bayat tefrika adeta
Kalburüstü fermanlarımın
O silik imzası.
Gök de şahit devran da
Vardığım değil
Var olmayı dilediğim bir mekân
Sabır taşım çatlamazdan önce
Sanrıları koynumda uyuttuğum da mı
yalan?
Tarifsiz notalar;
Dalga dalga melodi
Aslına dönen bir kıblede
Aşkına söz geçiremeyen
Bir deli neferin fevri güncesi.
Uyutulduğuma biat madem
Uydursam keşke
Masalsı mutluluklara
Dokunan o zümrede
Bir erdeme nail olmak
Sonramı ısmarlamadan kadere
Kederin bol kepçe nizamı.
Hayli kibirli bir safsata
Temenni ettiğim de değil hani
Tereddüt ettiğim o sapak
Aklın katmanlarında
Uçuk bir kelam
Tökezlemeden adımlamayı
Şiar edinmişse
Şiirin solgun izi;
Haydi, toplayalım tüm kırıkları
Havsalasına almasa da insanın
Hani olur da
Vuku bulur aşkın kerameti,
Bir de dipçiği acıların
Dip dibe serildiğim
Mahşer benzeri o kıyımda
Gölgeme püskürttüğüm öfkemden
Bile alacaklı iken takriben.